18 Şubat 2023 Cumartesi

Savcılıkça Örtbas Edilen Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı (+181 MILYON $)

13 Mart 2020 tarihinde 2020/61605 soruşturma numarasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğum Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı 26 Ocak 2023 tarihli kararla örtbas edilmiştir. Savcılığın komik örtbas kararı ve içeriğinin boşluğu aşağıda açıklanmıştır. Kararın ilköğretim öğrencilerini dahi tatmin edemeyecek olması son derece gülünçtür. Ancak basın ve muhalefetin tek bir haber yapmayarak dolandırıcılara vermiş olduğu destek nedeniyle örtbasa itiraz edilmeyecektir. Türk milleti dolandırıcısına sahip çıkıyorsa ben niye doğrular için mücadele etmeyi sürdüreyim? Ben vicdani yükümlülüğümü yerine getirdim. Siz de devletin soyulmasını, halkın dolandırılmasını tercih ettiniz...

Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı, ücret ve dolayısıyla garanti hesaplarında kullanılan enflasyon değerlerinin (CPI) Uygulama Sözleşmesi imzasından sonra İşletme Protokolüyle değiştirilerek daha yüksek hesaplanmasına dayanmaktadır. Daha önceki yayınlardan detaylı bilgilere bakılabilir. Ancak aşağıdaki videoda 1 Ocak TARİHLİ ibarenin ve CPIy değerinin teknik olarak karşılığı açıklanmıştır. 15 dakikalık video, Erdoğan ve Turhan'ın 2,5 milyar $'lık yolsuzluğunun hesaplanıp açıklandığı bölümde geçtiği için KGM ile ilgili ilave açıklamalar da geçmektedir. Video metni önemine binaen linkte verilmiştir.

Video 1: CPI Değişkeni ve Avrasya Tüneli Dolandırıcılığının Özeti

Videoda özet olarak CPI değerinin ABD TÜFE'si olduğu, Avrasya Tüneli enflasyon hesabında kullanılan değerin 12 aylık ortalama olan yıllık değer olduğu, CPIy kullanım şeklinin ve 1 Ocak TARİHLİ ibarenin İşletme Protokolü öncesinde anlaşılamadığı, İşletme Protokolündeki değişiklikle takas yapıldığı, CPIy tanımındaki parantez içi ifadenin ücret hesabında kullanılmasına karşın ana ifadenin sene sonundaki garantiye tabii ücret hesaplarında kullanıldığı, 1 Ocak TARİHLİ ibarenin verilerin kaydıyla alakalı olduğu, her seneye ait 1 Ocak tarihli iki değer bulunduğu ve bunlardan birinin Ocak ayına ait değeri temsil ederken diğerinin yıla ait değeri temsil ettiği gösterilmiştir. İhale başlangıcından 25.02.2011 tarihine göre bunları anlamayan Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) ve Görevli Şirket (GŞ) 11.12.2012 tarihi öncesinde bunların ne olduğunu anlamış ve 1992-2020 yılları arası en yüksek enflasyonun yaşandığı 2008 yılını enflasyon hesabına katmak için değişiklik yaparak haksız kazanç elde edilmeye başlanmıştır. Hatta 1 Ocak tarihli ifadenin ne olduğuna benzer bir durumun 08.12.2012 tarihinde imzalanan Borç Üstlenim Sözleşmesinde (kredi sözleşmesi) de bulunduğu gösterilmiştir; GŞ sözleşme imzası öncesi veya yılbaşlarında (1 Ocak 2013/2014/2015/...) kredi almayacaktır!

Videodaki ve Avrasya Tüneli Dolandırıcılığındaki en kritik husus 1 Ocak TARİHLİ ibaredir. Her ne kadar gereksiz bir kullanım olsa da veri kaydı ve gösterim açısından 1 Ocak TARİHLİ ifadesi doğru bir ifadedir. Sözleşmeyi hazırlayan kimse "şu yılın CPI" değeri demek yerine "1 Ocak TARİHLİ yılın CPI" değeri demeyi tercih etmiş. İhale süreci bu şekilde gerçekleşip sözleşme bu şekilde imzalanmış. Hatta Avrasya Tüneli ihale şartnamesinden yararlanılan GOİ Otoyolu sözleşmesinde de 1 Ocak tarihli ibaresi bulunmasına karşın Aralık CPI'yı kullanılmaktadır. İşin gülünç yanı KGM'dekiler bile anlamadıkları ifadeyi sözleşmeyle bağlamışlar. Halbuki CPIo karşılığı olan Eo ifadesi "1 Aralık 2007 tarihli değer" olarak yazılmalıydı. Tabii bizim dolandırıcılara gelirsek; onlar 2012 yılında ifadenin neye karşılık geldiğini anlayarak dolandırıcılık yapıyorlar. Dolandırıcıların formül kullanımını anladıkları kredi sözleşmesindeki kredi alma gösterimlerinden ve İşletme Protokolü 2.6.2'nci maddesinde CPIoCPIy, Kasım endeksi kullanımına yönelik değişikliklerden anlaşılmaktadır.

Savcılığa verdiğim suç duyurusu açıklamasında videoda anlatılanların bazıları bulunmamaktadır. Çünkü ben, dolandırıcılığı, cumhur ittifakının bakanlarından M. Cahit Turhan hakkında suç duyurusu hazırlarken 1 Şubat 2020 tarihinde fark ettim. O tarihte ücrette indirim olmaması nedeniyle halk dolandırıldığından 1,5 ay içinde suç duyurusu açıklamasını hesaplamalarla revize edip iki farklı suç duyurusu olarak savcılığa verdim.

Yukarıdaki videoda yer alan açıklamalarda teknik hususlar bulunsa da Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı ilköğretim öğrencisinin anlayabileceği bir suçtur. Allah'a şükürler olsun ki ilköğretim öğrencisinden aşağı kalır zekâm olmadığı, halkı dolandırmayı veya devleti soymayı memuriyetle bağdaştıramadığım için eski çalışma arkadaşlarımı ve karşısında çalıştığım GŞ'i nitelikli dolandırıcılıkla suçladım. Savcılığın, aşağıda verilen US'nin 21.5'inci maddesinin İşletme Protokolü'nün 2.6.2'nci maddesiyle değiştirilemeyeceğine ve bu yüzden halkın daha fazla dolandırılamayacağına ilişkin çalışmaya ivedilikle başlaması gerekiyordu. Benden belge ve ilave açıklamalar isteyen basın ve muhalefetin konuyu ülke gündemine sokması da gerekiyordu. Ancak ilköğretim öğrencisinin yapmayacağı ücret hesabı suç duyurusuna rağmen 3 senedir devam ediyor ve savcılık suçu komik bir şekilde örtbas ediyor!

Şekil 1: Uygulama Sözleşmesi 21.5’inci Maddesine Aykırı İşletme Protokolünün 2.6.2’nci Maddesi (Orijinal Boyut)

Şekil 1'de US'nin 21.5'nci maddesini bir matematik sorusuna dönüştürüp CPIo değeri için videoda yer alan ve FRED'den derlenen Şekil 2'deki değerleri ilköğretim öğrencisine gösterseniz size soracağı tek soru 1 Ocak 2008 TARİHLİ iki değerden hangisinin alınması gerektiğine dair olacaktır! Yıllık değer kullanılacak dediğiniz anda ücret hesabında CPIo değeri için 215,303'i kullanarak sonuç bulacaktır. Ancak AYGM, GŞ ve savcılık ise ilköğretim öğrencisinin 207,342 değerini kullanılmadığı için yanlış yaptığına yönelik saçmalayacaktır!

Şekil 2: 2006-2009 CPI FRED Değerleri Karşılaştırması (Orijinal Boyut) 

İlköğretim öğrencisi basit Türkçe bilgisi ve dört işlem yapma kabiliyeti gereği US'nin 21.5'nci maddesinde 1 Ocak 2008 TARİHLİ ifade gereği yıllık bir değer kullanılmak zorundaysa bu değerin 215,303 olduğuna yönelik itirazını yapacaktır. Ayrıca öğrenci; AYGM, GŞ ve savcılığın paydada bulunan değeri 1 Ocak 2007 tarihli 207,342'ye küçülterek ücreti yüksek hesapladıklarını ve sözleşmeye göre yüksek bir bedel bulduklarını söyleyerek onların yanlış yaptığını söyleyecektir. Öğrenci, koca koca adamların basit bir soruyu dahi anlamadıklarını sanacaktır...

Evet, herhangi bir ilköğretim öğrencisi matematik sorusunda veya sözleşme metninde "bilmem ne tarihli" ifadesini gördüğünde "bilmem ne tarihinin" dışında bir değer alınamayacağını ve paydadaki değerin küçültülmesiyle sonucun (ücret ve dolayısıyla garantinin) arttığını bilir. Sözleşmenin değiştirilmesi sonrası ücreti arttırma amaçlı değişikliklerin haksız kazanç olduğunu ise ana babaların, AYGM'nin, GŞ'in, savcının ve haliyle bizlerin bilmesi yeterlidir. Hem kendimizin hem geleceğimizin hakkını hukukunu korumak gerekiyorken susarak veya görevini yapmayarak niye dolandırıcılar  destekleniyor? Sözleşmede "1 Ocak 2008 tarihi civarında yayınlanan", "1 Ocak 2008 tarihinden sonra ilk yayınlanan", "1 Ocak 2008 tarihinde ilk/son yayınlanmış olan", "1 Ocak 2008 tarihindeki" vb. ifadeler bulunmadığına göre niye benim dışımda kimse infial etmiyor?

Suç duyurusu ve savcılığın örtbas kararına gelelim. 13 Mart 2020 tarihli müşteki ifade tutanağım ve suç duyurusu dilekçemin eklerinden biri "Avrasya Tüneli Projesi Geçiş Ücretinin Arttırılması, YİD Projelerindeki Kamu Zararları ve Yanlışlar" adlı açıklamadır. Savcılığa verilenlerde 1 Ocak TARİHLİ ifade üzerinde durulmuş, o tarihte 2007 yılı değerin yayınlanmadığı defaatle bahsedilmiştir. Savcılığın bu açıklamaları ve şüphelilerin açıklamalarını tetkik ettikten sonra hukuki probleme (haksız kazanca) derinlik katması gerekiyordu. Savcının AYGM'den gelen bomboş açıklama sonrası teknik hususlarda ek ifademe başvurması da beklenmeliydi. Savcının yolsuzluk ve dolandırıcılık suçunu aşağıdaki şekilde ortaya koyması Cumhuriyet Savcısı unvanını hak eden bir görevliden beklenecek sonuçtu. Şahsımın 03.08.2021 tarihi itibariyle TCK 236'ya aykırılıkları bildirdikten sonra yargı makalesi okuması gerekmiyordu!

Dolandırıcılığın TCK 236 ve TCK 158 Bağlamında Açıklanması:

Avrasya Tüneli Uygulama Sözleşmesi (US) 25.02.2011 tarihinde imzalanmıştır. Ücret ve dolasıyla garanti hesaplarını belirleyen 21.5'nci madde ihale kararındaki halindedir. US'nin 44'üncü maddesine göre de sözleşme eki olacak belgelerin US hükümlerine aykırı olmaması gerekmektedir. Bir çelişki olması halinde ise esas alınacak hükmün US hükmü olması gerekmektedir. Ancak 11.12.2012 tarihinde İşletme Protokolü 2.6.2'nci maddesiyle US'nin 21.5'nci madde formül değişkenleri değiştirilmiş, ücret ve garanti hesapları arttırılmıştır.

YİD modeli örneklerinden biri olan Avrasya Tüneli projesi işletme, bakım-onarım hizmetlerini de barındıran bir kamu sözleşmesidir. Bu yönüyle edimin "ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi", yani işin ihale kararındaki veya sözleşmedeki şartlara aykırı olarak devralınması TCK 236/2-e bendine aykırılık oluşturmaktadır. Avrasya Tüneli sözleşmesi aynı zamanda yapım işini de barındıran bir kamu sözleşmesidir. Bu yönüyle "eserin veya kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul edilmesi", yani işin şartname veya sözleşmedeki şartlara aykırı olarak devralınması TCK 236/2-d bendine aykırılık oluşturmaktadır.

TCK 236'ye göre suç; işin kabul edilmesi, devralınması zamanında gerçekleştiğinden ihale konusu edim kamuya devredildiği tarihte suç tamamlanacaktır. Değişikliklere rağmen edimi kabul eden kamu görevlileri suçun asli failleri olacaklardır. Ücret hesabında değişiklik yapanlar, bu ücret hesabını uygulayanlar, bu hesaplara göre ödemeleri yapanlar ve haksız kazancı alanlar ise bu suçun azmettiren veya yardım edeni sıfatıyla suça iştirak etmektedirler (TCK'nın 40/2'nci fıkrası). 

Yargıtay kararlarına göre TCK 236'ya aykırılık olması için kamu zararının aranması gerekmektedir. CPIo değeri için 1 Ocak 2008 tarihli değer (215,303) yerine 1 Ocak 2007 tarihli değer (207,342) alındığından -bu değer bağlamında- ücrete bağlı garanti ödemelerinde %3,84'lük artış gerçekleşmekte olup kamu zararına (haksız kazanca) yol açılmıştır.

İşletme Protokolünün 2.6.2'nci maddesiyle US'nin 21.5'nci maddesindeki formül hesabında üç değişiklik yapılmıştır. Önceki yılın takvim hesabı yerine Kasım CPI değerinin kullanılmasında GŞ lehine, devlet ve halk aleyhine değişiklik bulunmakta olup bu uygulama henüz gerçekleşmemiştir. CPIo değerindeki değişiklikle GŞ lehine, devlet ve halk aleyhine; CPIy değerindeki değişiklikle GŞ aleyhine, devlet lehine değişiklikler yapılmış ve bu değişiklikler günümüze kadar uygulanmıştır. CPIove CPIy değişiklikleri takas şeklinde yapılmıştır. Ancak devlet aleyhine değişikliğin boyutu -indirimlere bağlı olarak- tüm işletme süresince 100 milyon $'ın üstünde (gerisi halkın dolandırılmasına konu bedel olacak) gerçekleşecektir. Takas şeklinde gerçekleşen ve devletin zararına yol açacağı bariz olan bu değişikliklerde amaç, kamuyu zarar ettirmek olduğundan TCK'nın 158/1-e bendine aykırılık gerçekleşmiştir.

3996 sayılı Kanundan ihale edilerek sözleşmesi bağlanan işlerde halktan tahsilat yapıldığından sözleşme üç tarafı bağlamaktadır. İdare ve GŞ sözleşmede taraf olmasına karşın kendi yükümlülüklerinin dışında halkın hak ve yükümlülüklerini de korumak zorundadır. Özellikle kamu tarafının işletme süresini uzatma, ücret artışını uygulama veya ilave ücret oluşturma gibi halkın yükümlülüklerini etkileyen hususlara daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Çünkü ücrete ve ödemelere ilişkin hiçbir bilgi paylaşılmayan, sadece tahsilat yapılacak bedel istenen halktan haksız ücret alınması kamu idaresine duyulan güveni sarsacaktır.

Halktan yapılan tahsilata son derece dikkat kesilmesi gereken AYGM ve GŞ, CPIo değerinde değişikliğe giderek haksız bir ücret oluşturmuştur. Kimi dönemlerde sözleşmeye aykırı değişiklikle hesaplanan bedelin ücrette indirim olmaksızın halktan tahsilatının yapılmasına neden olmaları nedeniyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı kamu kurumu doğrudan kullanılarak halk dolandırılmıştır. Kamu kurumu doğrudan kullanılarak halktan haksız tahsilat yapılmasıyla TCK'nın 158/1-d bendine aykırılık gerçekleşmiştir.

Cumhuriyet Savcısı unvanını hak eden bir savcı suç duyurumu bu şekilde derinleştirerek iddianamesini hazırlardı. Kendisine boş beleş yapılan açıklamaları, iftiraları dikkate almazdı. Ancak bu millet Cumhuriyet Savcısı unvanını hak eden bir savcıya sahip mi? Neyse, milletin sahip olduğu savcının örtbasına gelelim...

Örtbas Kararı:

Örtbas kararı sadece Avrasya Tüneli dolandırıcılığı dosyasını kapatmak için alınmadı. Örtbas kararında 2021/155157 soruşturma dosyasında yer alan Erdoğan'ın yolsuzluğu ve Aralık 2012'de verildiği iddia olunan rüşvet gibi konularla beraber Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ağır bir şekilde eleştirildiği soruşturma dosyasını kapatmak için de uğraşılmış. Çünkü HMB'nin BAHUM'u ve UAB'nin Denetim Hiz. Bşk.lığı sadece o suç duyurusunda suçlanmıştı.

Savcının dolandırıcılığa bunları da katıp örtbas etme girişimi tebrik ediyor ve ilk kez 2021/155157 soruşturma dosyasına konu 03.08.2021 tarihli suç duyurusu dilekçesini paylaşıyorum. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının bu kadar ağır eleştirilmesine rağmen saçma sapan bir şekilde örtbas etmesi nedeniyle 37'nci maddedeki cümleyi buraya aynen alıyorum: "Ülkenin böyle bir başsavcılığı olunca devleti soymamak ahmaklıktır!" 

Yargı makamlarının ne hale düştüğüne cumhur ittifakı destekçileri iyi baksın. Bu rezaletleri bu devlete yaşatacağınıza başsavcılıklarda küçük bir mezbaha açın. İlk müracaat savcısı müşteki suçlamalarında ufak bir gerçeklik görüyorsa müştekiyi doğrudan mezbaha gönderip katletsin. Kolaylıkla anlaşılan suçlarda kimseden ses çıkmadığına göre devlet de millet de başsavcılıktaki mezbahaya hazır! 

Örtbas kararındaki Avrasya Tüneli dışındaki konulara girmiyorum. İşlerin aslını, yolsuzlukların Sayıştay verileriyle düzeltilmiş bedellerini blogdaki yayınlardan ve özellikle videolardan öğrenebilirsiniz.

Örtbas savcısı, 03.08.2021 tarihli suç duyurusuyla birlikte savcılık makamının ve başka kamu idarelerin oldukça ağır bir şekilde suçlandığı ve bunların organize (koordineli) bir şekilde hareket edildiğine yönelik ifadeler barındıran dosyaları örtbas etmiştir.

Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı konusu; 2020/61605 No.lu dosyadaki "Avrasya Tüneli Projesi Geçiş Ücretinin Arttırılması, YİD Projelerindeki Kamu Zararları ve Yanlışlar" adlı açıklamanın 32 ila 39'uncu sayfaları arasında, 2021/155157 No.lu dosyadaki dilekçenin 4 ila 25'inci maddeleri arasında geçmiştir. Açıklamanın "34'üncü sayfa 3'üncü paragrafında, 35'nci sayfa son paragrafında, 36'ncı sayfa ilk paragrafında" ve 2021'deki suç duyurusu dilekçesinin "17 ve 18'nci maddelerinde" suça konu değişiklik, 01.01.2008 tarihinde 1990-2006 yılları arası CPI değerlerinin yayınlanmış olması, 2007 yılı CPI değerinin 01.01.2008 tarihinde yayınlanmamış olması, US'nin 44'üncü madde ve TCK'nın 158 ve 236'ncı maddelerine aykırılık izah edilmiştir. Hatta 1 Ocak 2008 tarihi ve "tarihli" ifadeleri vurgulanıp farklı fontlar kullanılmıştır.

Gerek suçluların gerekse örtbas eden savcının kesinlikle izah edemeyeceği şeylerin başında 2008 yılı CPI değerinin 2007 yılı CPI değeriyle değiştirilmesi ve 01.01.2008 tarihinde  CPI2007 değerinin yayınlanmamış olması yer almaktadır. Resmi suçlamalarda 1 Ocak TARİHLİ 2008 yılı değerinden ve bu tarihte hangi değerlerin yayınlanmış olduğundan laf olsun diye bahsedilmemiştir. Sözleşme hükmü, CPIo değeri için 2008 yılı değerinin kullanılması gerektiği konusunda açık olup örtbas kararının 2'nci sayfasında dahi "Üstelik 01.01.2008 tarihinde mevcut son endeks değeri 2006 yılına aittir" cümlesi bulunmaktadır.

Müştekinin kamu sözleşmesinde çalışan memurlardan biri olduğuna, ücret hesabı değişikliğine bağlı olarak haksız kazanç elde edildiği ve halkın dolandırıldığı suçlamasının belgeleriyle yapıldığına göre suçlamanın yanlış olma ihtimali çok düşüktür. Savunma ya değişiklik olmadığını ya da değişikliğin hakka binaen gerçekleştiği üzerine kurulmak zorundadır. "Değişiklik gibi bir şey var ve biz bunu böyle yaptık" bir savunma değildir. Savcılığa resmi cevapla YALAN ifade vermek bir savunma değildir. Örtbas kararını nerenizle okursanız okuyun değişikliğin varlığı zımnen kabul edilerek haksız kazancın varlığı inkâr edilmektedir! Üstelik değişikliğin halka ve devlete ilave (haksız) maliyet yüklediğine girilmemiştir.

Örtbas kararının 4 ila 8'nci sayfaları arasında AYGM'nin yani eskiden çalıştığım ve dolandırıcılıkla suçladığım kurumun (şüpheli kamu görevlilerinin) beyanları bulunmaktadır. Devleti soymakta rahat olan tanıdığım kamu görevlileri 2017 Sayıştay raporunda olduğu gibi kritik konuda dahi yalan ifadeye başvurmuştur. Örtbas kararı 5'nci sayfa 2'nci paragrafında "1 Ocak 2008 yılında mevcut olabilecek CPI (CPI-U) değerleri ancak 2007 yılına ilişkin değerler olabilir" şeklinde savcının ve sizlerin rahatlıkla anlayabileceği yalan ifade geçmektedir. 1 Ocak 2008 tarihli değer CPI2008 iken, o tarihte mevcut olan değerler 1910-2006 tarihli yıllık CPI değerleridir. 

Örtbas kararının 5'nci sayfasında yer alan şüphelinin yalanı, kararın 2'nci sayfasında müşteki ifade tutanağında geçen "Üstelik 01.01.2008 tarihinde mevcut son endeks değeri 2006 yılına aittir" cümlesinden bile anlaşılmaktadır. TUİK'in aya ilişkin TÜFE değeri sonraki ayın üçünde yayınlanıyorken CPI verilerini veren U.S. Bureau of Labor Statistics (bls), Şekil 3'teki gibi bir takvim yayınlayarak aya ilişkin değeri sonraki ayın ikinci haftasında yayınlamaktadır. 2008'in yılbaşında devlet dairelerinin kapalı olduğunu ve veri yayınlayamayacaklarını şüpheli ve savcı bilmiyor mu? 

Şekil 3: CPI Değerleri Açıklanma Takvimi (https://www.bls.gov/schedule/news_release/cpi.htm)

Yalan ifadenin devamında geçen AYGM ifadeleri de kritiktir. Yalan ifadeyle beraber vereyim. "1 Ocak 2008 yılında mevcut olabilecek CPI (CPI-U) değerleri ancak 2007 yılına ilişkin değerler olabilir. Bu nedenle İşletme Protokolü (madde 2.6.2) ile CPIo değişkeninin 2008 yılı Ocak ayı içerisinde 2007 yılı için yayımlanan değer olarak belirlenmesi Uygulama Sözleşmesinde yer verilen düzenlemeye uygundur. İşletme Protokolü imzası sırasında Uygulama Sözleşmesi uyarınca tespit edilecek bu veri belirlenmiş olduğundan İşletme Protokolü'ne değişkenin neye tekabül ettiği açıkça belirtilmiştir.01.01.2008 tarihinde "2007 yılına ilişkin değerler olabilir" diye yalan atarken cümlenin hemen sonrasında "2008 yılı Ocak ayı içerisinde 2007 yılı için yayımlanan değer olarak belirlenmesi" denilebiliyor. Art arda iki cümle bu!

Yukarıdaki alıntılanan cümlelerde sözleşmede yer alan "2008 yılında ABD 1 (bir) Ocak TARİHLİ... CPI (CPI-U)" değerinin 1 Ocak 2008 tarihli değer olmaması veya 2008 yılına ait yıllık değer olmaması gerektiğine dair bir açıklama görebiliyor musunuz? Yaptığım suçlamalarda; CPIoCPIy değerlerinin yıllık değerler olduğunu ve başka bir anlam çıkmadığını belirtim. YILA ilişkin değerin ve TARİHLİ kelimesinin değiştirilemeyecek olduğunu da belirttim. Sözleşme hükmünün 2008 yılı CPI değeri olmaması gerektiği izah edilmemişken nasıl oluyor da "Uygulama Sözleşmesi uyarınca tespit edilecek bu veri belirlenmiş olduğundan" denilebiliyor? Ey dolandırıcı, sen, sözleşme hükmünün 2008 yılı olmaması gerektiğine dair şüphe bile oluşturmamışın! İhale sürecinde istekli 2007 yılını isterken İdare 2008 yılına dair değişikliğe gitti ve sözleşme bu şekilde imzalandı.

Sözleşme hükmünde şüphe dahi oluşturmayanlar cümle devamında "İşletme Protokolü'ne değişkenin neye tekabül ettiği açıkça belirtilmiştir" diye saçma bir ifade kullanılmış! Sözleşme hükmünde açık olmayan veya yanlış anlaşılma ihtimali olan bir ifade varsa bu ifadeye sözleşme sonrası belgelerde açıklık kazandırılabilir. Yanlış anlaşılmaya DAHİ meydan vermeyen bir sözleşme hükmünde, farklılık oluşturulursa sözleşemeye aykırılık oluşur. Bu yüzden İşletme Protokolü ve buna dayalı uygulamalarda US'nin 21.5 ve 44'üncü maddesi ile TCK'nın 236'ncı maddesine aykırılık gerçekleşir. 

AYGM sözleşme maddesindeki ifadenin başka bir şekilde yorumlanabileceğini bile iddia edememiş, şüphe oluşturamamıştır. Çünkü sözleşme hükmü açık olduğu gibi resmi suçlamada bu hükmün başka bir karşılığı olmadığı izah edilmiştir. İşin gülünç yanı CPI2008 değerini 01.01.2008 tarihinden yaklaşık 2 hafta sonra yayınlanacak değerle (CPI2007) değiştirmek 01.01.2008 tarihinden önce yayınlanmış ilk değerle  (CPI1910) değiştirmekten daha aptalcadır! Çünkü o tarihte ne 2008 yılı değeri ne de 2007 yılı değeri yayınlanmamışken 1910 yılından 2006 yılına kadar 97 yıllık yayınlanmış değer bulunmaktadır! Yani dolandırıcılar CPI2008 değerini CPI2007 değeri olarak değiştirdiklerinden değişikliğin ne yılla ne de günle ilişkisini kuramazlar. Suçlamalarımda bu konu da değerlendirilmişken konuya girilememesinin nedeni umarım anlaşılmıştır.

Dolandırıcılığı daha iyi anlamak için mevcut durumdan iki farklı değişlik yapalım.  CPIo tanımında TARİHLİ kelimesi "tarihindeki" olsun ve İşletme Protokolü ile de CPI2007 yerine CPI2006 değişikliği yapılmış olsun. Yani CPIo tanımında 01.01.2008 tarihindeki değerin işaret edilmesi nedeniyle bir şüpheye binaen İşletme Protokolünde o tarihteki son yayınlanmış değer kullanılmasına dair değişiklik gerçekleştiğini farz edelim. Bu durumda dahi Cumhuriyet Savcısı unvanını hak edecek savcı, savunma ifadelerini, CPIy değeri tanımından hareketle CPI'ın yıllık bir değeri gösterdiği ve sözleşmede hangi yıl işaret ediliyorsa o yıla ait değerin kullanılmasında şüphe bulunmadığını belirtmek durumunda kalacaktır. Mevcut dolandırıcılık olayında iki değişiklik yapmama karşın farazi savunma, sadece kendisinin kötü niyetle hareket etmediğini iddia edebilir.

Mevcut dolandırıcılıkta şüphelilerin hareket ve savunma kabiliyeti olmadığından örtbas kararı 5'nci sayfa 2'nci paragrafındaki ifadeler kullanılmıştır. Yukarıda yer verilen savunma ifadeleri ilköğretim öğrencilerini dahi tatmin edemez. Ancak savcıyı tatmin etmiş! Örtbas kararı yukarıdaki linkte verilmiş olduğundan savunma ifadelerinden ve savcının değerlendirme yapmaksızın değerlendirmesinden tatmin olabiliyorsanız olun. İleride muhalefet bu konulara girer mi girmez mi artık umurumda değil. Vicdani yükümlülüğümü yerine getirmeme rağmen dolandırıcılara destek olundu.

CPIy değeri değişikliğinin garantide GŞ aleyhine bir değişiklik olduğuna tam olarak girilmemiş. Zaten dolandırıcılığın odağı CPIo değeri olarak CPI2008 yerine CPI2007 değerinin kullanılmasıdır. Bu sayede halk ve devletten haksız menfaat edilmektedir.

Suçlamalarımda CPI'ın aylık yayınlandığı ve sözleşmedeki değerin 12 aylık ortalama olan yıllık CPI olduğu belirtilirken şüphelinin CPI'ın gün bazında yayınlanmadığı yönünde tekraren aydınlatması saçmalığı ile suçlamalarımdaki ihale sürecinin tekrarlanması gibi boş açıklamalar da şüpheli ifadelerinde yerini almaktadır. Dolandırıcılık konusunda başka bakılacak bir ifade de yoktur. Suçlama konusu değişiklik "biz yaptık oldu" şeklinde yalan ve bomboş bir şekilde ifade edilmiştir. Değişikliğin ücret ve dolayısıyla garantide artış sağlandığına girilmemiştir. TCK 236'ya aykırılığa da girilmemiştir. Savcı da haksız kazanç suçlaması çürütülmemesine rağmen kamu zararına yol açılmadığına, halkın dolandırılmadığına ilişkin kanaat getiriyor. Böyle bir başsavcılık olunca bu devleti soymamak ahmaklık eleştirisinin örtbas kararıyla kanıtlanmış olması Türk milletinin devleti çürütme kapasitesini hafife aldığımı göstermiştir. Merak etmeyin, yakın bir gelecekte donunuza kadar soyulacaksınız... 

Dolandırıcıların İftirası

Şüpheli AYGM (yazışma prosedürü gereği savcılığa gönderilen yazının GŞ görüşü sonrası geldiği düşünülmektedir) resmi yazısının "1.1 maddesi CPI'ın 2008'e çekilmesi", "KDV istisnası", "geçiş ücreti indirimi", "maliyet artışı" konularında bir tane haysiyetsizin GŞ'e HAKSIZ menfaat sağladığına yönelik suçlamalar uydurulmuştur! Bu haysiyetsiz kimdir? Tabii ki ben!

Memur dediğin işine önem vermelidir. Uğraştığı iş, işlem ne kadar önemliyse de o kadar fazla önem vermelidir. Çalıştığım sürede Daire Başkanım veya Genel Müdürlerim imzaya sürdüğüm yazıları birden fazla kez düzelttiği oluyordu ve ben bunlara laf etmeden değiştiriyordum. Çünkü yazınızdaki bir kelime veya noktalama işareti her şeyi değiştirebilir. Ancak benim çalıştığım Genel Müdürlükteki dolandırıcılar, dolandırıcılık suçlamasına karşın beni iftiracı yapıyor. Ulan, menfaat sağlamakla HAKSIZ menfaat sağlamak arasındaki uçurumu bilmeyecek kadar aptal mısınız? Suç işleyen savcı, örtbas kararında özet yaparken şüphelilerin müştekiye yönelik iftirasına neden yer verdin? Örtbas ettiğin suçta şüpheli ifadelerini suçlamadaki metinlerle karşılaştırsaydın ya...

Ey Türk milleti, devleti soyan, halkı dolandıran memur evlatlarınız 1 Ocak TARİHLİ ibaresini zamanında anlayamadığı gibi menfaat ile haksız menfaat arasındaki ayrımı bilmiyor. Bakın, işledikleri suça rağmen sizin desteklediğiniz evlatlarınız yapıyor bunu. Toplumun refahına gidecek +181 milyon $ meblağı GŞ'e devleti soyarak ve halkı dolandırarak aktaranlar; suçlama karşısında cümlelerine, kelimelerine dikkat etmiyorlar. Bu durum sizin yüzünüzden oluyor. Susarak destek vermek yerine suçun üstüne gidilseydi açığa alınıp şahıs olarak cevap verecek olanlar, Türkiye Cumhuriyetinin bir kurumu adına müştekiye iftira atıyorlar.

Çalıştığım sürede, devleti soyan SGHRS işi Yüklenicisi hakkında Doküman'ın hazırlanmasında, Bakan M. Cahit Turhan hakkında suç duyurusu çalışmalarında ve tabii ki tanıdığım memurlar dâhil dolandırıcılık suçlaması açıklamasında maksimum ihtiyatta bulundum. Tanıdığım insanları/memurları yolsuzlukla, rüşvetle, dolandırıcılıkla suçlarken özen gösterdim. Bırakın şerefsizlik yapmayı bir olayı açıklarken karşı tarafın sunacağı argümanları düşünerek cümlelerimi, kelimelerimi özenle seçmeye gayret ettim. 

Şekil 4: Avrasya Tüneli Ücret Artışları Oransal Dağılımı (Orijinal Boyut) 

Şekil 4'te ihale sürecinden Uygulama Sözleşmesinin yürürlüğe girene kadar ücret ve dolayısıyla yıllık garantide dolar bazında %213 artış suç duyurusu açıklamamda bulunmaktadır. 6'ncı sırada yapılan işlem İşletme Protokolünde yapılan ve GŞ'e haksız menfaat sağlanmasına neden olan işlemdir. Suçlamada da bu durumlar belirtilmiştir. 

Siz dolar bazında 2,1 katlık artışın halkın ve devletin çıkarı/menfaati için yapıldığını iddia edebilir misiniz? Bu artışlar art/kötü niyetli yapılmış olsa bile isteklilerin veya GŞ'in çıkarı/menfaati için yapılmıştır. 3996 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca YPK Kararı alındıktan sonra halka ve devlete ciddi bir yükümlülük yükleyebilirsiniz! Normalde YPK Kararına uyularak ihale süreci yürütülmesi gerekirken Avrasya Tünelinde buna uyulmadı. Bu işin sözleşmesi DPT'den onay alamadı. Sözleşmenin imzalanması için Kanun değişikliğine gidildi! Ben sadece 6'ncı sıradaki işlemin haksız menfaat olduğuna yönelik suçlamada bulundum. Diğer 5 işlem ise GŞ'in menfaati düşünülerek yapıldı. Halkın ve devletin çıkarına olmayan bir kamu sözleşmesinde (YİD modeli) müteahhit firmaların menfaati olmasa niye ihaleye teklif versinler?

Şekil 4'teki ilk beş işlemin neden halkın ve devletin çıkarına olmadığını, GŞ'in (isteklilerin) çıkarına olduğunu suç duyurusu açıklamasından okuyabilirsiniz. Blogtaki ilgili yayınlara bakabilirsiniz. Suç duyurusu açıklaması 34'üncü sayfa 4'üncü paragrafta "Görevli Şirket; devletten 4,5 milyar $ üstünde garanti elde etmeye, 2018 yılında 9 senelik enflasyon uyarlamasına hak kazanmışken Uygulama Sözleşmesindeki açık hükme rağmen neden CPIo değerini 2007 yılı olarak belirlenmesini istedi?" ifadesini kullanan müştekiye; 4,5 milyar $ içindeki işlemlerde haksız menfaat sağlandığı suçlaması uydurmakta kafa aranmaz. Devleti soyan, halkı dolandıran şahıslar Türk milletinin desteğiyle o kadar rahat suç işliyorlar ki savcıya yazdıkları resmi cevapta dahi hiç düşünmüyorlar! Alın bağrınıza basın bu suçluları. Tam size layık.

Basın ve muhalefetin YİD modeli hakkında doğru düzgün bilgisi olsun ve bunu halka duyursun diye bir sürü ayrıntı vermeme karşın halkın hiçbir şeyden haberi yok. Avrasya Tüneli projesi aslında YİD modeli için çok güzel bir proje olacaktı. YPK Kararındaki gibi garanti verilmeseydi, yeterli sondaj ve proje çalışmaları ihale öncesi yapılsaydı, Kısım 1-3 ihaleye eklenmeseydi ve ücrette dolar bazında 2,1 katlık artış olmasaydı iyi olacaktı. O zaman teklif alınmazsa iş 3996 sayılı Kanundan değil, 4434 sayılı Kanundan ihale edilecekti. Ben burada iki kanundan ihale edilme durumunu anlatayım da YİD modelinin sadece GŞ'in çıkarı için yapıldığını iyice anlayın.

Şimdi, mevcut durumda gerçek öz kaynak yükümlülüğünün ne kadar uygulandığını bilmiyorum. Öz kaynak için dahi kredi çekebiliyorsunuz. Bunun önünde hiçbir engel yok. Kaldı ki YİD modelinde teklif maliyeti içeriğini ve altyüklenici seçimini düzenleyici mevzuat hükümleri net olmadığından cebinizden 1 kuruş çıkmadan sadece Hazine garantili krediyle işi yapabilirsiniz. Mesela yatırım (yapım değil) maliyetini şişirir, kendinizi altyüklenici yaparsanız sol cebinizdeki altyüklenici 100'e mal ettiği hizmeti sağ cebiniz olan GŞ'e 125'e verirse  kağıt üstünde %80'lik öz kaynak yükümlülüğünü (100 birimlik kredi çekilmiştir) karşılamış olursunuz. Avrasya Tünelindeki gerçek öz kaynak yükümlülüğünü GŞ dışında kimse bilemeyeceği için sadece mevcut değerlerle kıyas yapacağım.

Mevcut Durum: 960 milyon $ Hazine garantili kredi çekildi. Gerçek öz kaynak yükümlülüğü için GŞ'in ne kadar harcama yaptığı bilinmemektedir. Geçiş Ücreti 01.02.2023 tarihi itibariyle 131,10 ₺'dir. GŞ'in bir yıl için hak ettiği yıllık garanti şimdilik 3,38 MİLYAR ₺'dir. Temmuz ayında kura bağlı olarak bu miktarlar artabilir. Halk, cumhur ittifakının seçim başarısı için %60'lık indirimle 53,00 ₺'den geçmektedir. Araç başına geri kalan 78,10 ₺ devletçe ödenip müthiş bir kamu zararı oluşmaktadır. Bu durum Zaman Kapsülü Yolsuzlukları davası açılmazsa 2042'ye kadar sürecektir. Mevcut durumda GŞ'in minimum garantisi KDV hariç 4,75 milyar $ olacaktır. GŞ'in 2011 trafik raporuna göre ise maksimum garanti hayali KDV hariç 7,31 milyar $'dir. Minimum garanti kesin ödenmekte, maksimum garanti ise tünel kapasitesine göre ödenme ihtimali olan garanti ödemesidir.

4434 Sayılı Kanunla İhale: Kredi çekilen dönemde GŞ, rezerv hesaplar hariç inşaat ile ilgili maliyetleri 800 milyon $ olarak bildirmiştir. Geri kalanında ağırlıklı olarak finansman maliyetleri bulunmaktadır. Biz normal yapım ihalesinin çeşitli artışlarla devlete 1 milyar $'a mal olduğunu kabul edelim. Yüklenici işi yaptıktan sonra çekip gider ve AYGM işletmeyi KGM'ye devreder. İşletme KGM tarafından boğaz köprülerinde olduğu gibi yapıldığından ne garanti derdi ne de fahiş ücretler oluşur. Bu sene boğaz köprüsündeki 8,25 ₺'lik ücreti aynen uygulayarak 25.000.000*1.005^(n-1) garanti geçişin sağlanması ile devlete 212,5 milyon ₺ gelir sağlanır!

Yukarıdaki kıyaslamaya bakıldığında en belirgin farkların 960 milyon $ Hazine garantili krediyle yapılan işin sonunda fahiş ücretten minimum KDV hariç 4,75 milyar $ garanti verilmesi ve bunun 2042'ye kadar sürmesine karşın 1 milyar $'dan bütçe harcaması yapılıp ucuz geçişle her sene devletin gelir elde ettiği görülmektedir. Allah aşkına YİD modelinin halk ve devletin çıkarı için yapıldığını kim iddia edebilir? Yukarıda kıyasta geçen veriler sözleşmenin uygulanması sırasında oluşan verilerdir! 

Medeni bir memlekette olsak bu YİD modelini yapan siyasi ve önemli kamu görevlileri olan Erdoğan, Yıldırım, Arslan ağır bir şekilde eleştirilir ve hesap sorulurdu. Ancak içinde suç olmasına karşın suçlamadaki verilerden kaç tanesi halka aktarıldı? Mevcut durumdaki rezaletleri, suçları ve işletmedeki kamu zararını savcılıkla, basınla, muhalefetle, sivil toplum örgütleriyle paylaşalı 3 seneyi geçti. Erdoğan'ı eleştirirken saçma sapan şeyler söylüyorsunuz ama bir memurun çalışmasından ve verilerinden bahsedemiyorsunuz? Kardeş; Erdoğan'ın, Yıldırım'ın, Arslan'ın, Turhan'ın, Karaismailoğlu'nun ve bunların dışında TCK 236 ve sözleşmeye aykırılıkla devleti soyup halkı dolandıranların niye yanında oluyorsunuz? Bari aşırı kötü süreç yönetimi ile suça karışanlara plaket verin...

İndirimle Oluşan Kamu Zararı (Tablo ve hesaplar sözleşmeye göre hesaplanarak 02.06.2023 tarihli yayında yeniden düzenlenmiştir.)

Örtbas kararının 7'nci sayfa 2.3'üncü maddesindeki geçiş ücretiyle oluşan indirime dair ifadeleri okuyunca AYGM'nin 2020/61605 soruşturma dosya açıklamasındaki "4.2. Avrasya Tüneli Projesinde İndirimle Oluşan Kamu Zararı" başlığı kafasıyla okumadığına kanaat getirdim. Ben Avrasya Tünelinde %30'dan fazla indirimin olmasıyla yıllık araç geçiş garantisinin artacağı tahmininde bulunarak GŞ'in hakkı olan ama basiretsiz kararla kamu zararı doğuran bir suçlamada bulundum. Bu zarar GŞ'den değil, Bakan Turhan'dan, AYGM ve MBM'den zimmet çıkarılarak alınabilir. 

O kadar hesapla uğraşmama karşın bunların hiçbirisinin gereği yokmuş. Uğur Emek'in 13.11.2022 tarihli yazısı sonunda GŞ'in raporuyla elde edilmiş şekle göre kamu zararı daha korkunçmuş. Şekil 5'ten haberleri olan AYGM nasıl olur da indirimin kamu zararına yol açmadığını iddia eder? Mühendis bir yana sıradan bir bakkal dahi 2017-2022 yılları arasındaki araç geçişlerinde indirimin talep artışı doğurmadığını ve indirimin sadece kamu zararı doğurduğunu görebilir. Ulan garanti araç geçişi geçen sene %53 ve %76'lık indirimlere rağmen anca %69 oranında karşılanmış!

Şekil 5: Avrasya Tünelinde Yıllık Garanti Gerçekleşmeleri (yüzde).  [Uğur Emek]

Bu sene ilk yarıdaki indirim oranları %60 ve %80'dir. Böyle devam etmesi ve araç geçiş garantisinin %70'te kalması halinde ne kadar kamu zararı olacağını söyleyeyim. İndirimin ortalama olarak %65 düzeyinde etki ettiği göz önüne alınırsa 2023 yılı için tam 1,54 milyar ₺ kamu zararı doğar. Cumhur ittifakının seçim başarısı için Avrasya Tünelinde bu kadar kamu zararı oluşuyor! Oluşan kamu zararı GŞ'ten alınamaz. Çünkü indirimde onun söz hakkı yoktur. Oluşan kamu zararı Bakan Karaismailoğlu'ndan, AYGM ve MBM görevlilerinden tahsil edilebilir. 

Avrasya Tünelinin Binali Yıldırım'ın doğum gününde açılmasının oluşturacağı problemle görevli olmadığım halde uğraşıp sonuç aldıktan sonra "gözün arkada kalmasın" diye e-posta atan zihniyet, suç duyurusu ve her yıl oluşan kamu zararına rağmen böyle bir yanıt veriyor. Bu zihniyeti sonuna kadar destekleyin!

Örtbas kararında bu adamlar ne diyor peki? Saçmalıklarını bir yana bırakırsak Türkiye Cumhuriyeti yasalarını uygularsanız bize zimmet çıkarabilirsiniz diyor. Çünkü resmi yazıda indirimle kamu zararı doğmayacağını iddia ediyorlar. İndirim talebi artırmıyorsa ve indirim oranı devletçe karşılanıyorsa indirimle kadar kamu zararı doğurursunuz. Bakkal bile aynı şeyi söyler...

AYGM Zırvalıklarında Haklı (!) İtiraz (İlk Bakışta) 

Örtbas kararının 6'ncı sayfasında KDV istisnasının 3065 sayılı Kanunun 29'uncu Geçici Maddesine dayalı bir zorunluluk olduğu söylenmiş, kamuyu zarar uğratmak ya da haksız kazanç sağlandığı "iftirası" mesnetsiz bulunmuştur. Burada işleyeceğim konu, suçlama altındaki idarenin/kamu görevlilerinin aslında kendilerini çok rahat koruyabileceğiyle ilgilidir. İftira atmak gibi zırvalıklar bir kenara bırakılırsa İdarelere yapılan suçlama ve iddialar gerçekten mesnetsizse yasal ve sözleşmesel hükümlere yer verilerek çok rahat bir şekilde çürütülür. Ben iki seçenekten diğerini seçmenin GŞ'in çıkarı için yapıldığını söylerken onlar çat diye kanun maddesiyle itiraz ediyorlar. 

İlk bakışta çok rahat bir itiraz yapıldığı ve haklı olunduğu görülüyor. Ancak kanun maddesinin çıkarılma zamanı, madde içeriği ve Avrasya Tüneli için değiştirilen diğer mevzuat hükümleri düşünüldüğünde yine aynı sonuca gelinmektedir: 10.12.2012 tarihli iki Genel Müdürlük Olur'unda AYGM, GŞ'in çıkarı için kararlar çıkarmış ancak bunlardan biri Kanun maddesine dayanmaktadır...

10.12.2012 tarihinde maliyet artışı kaynaklı ücret ve dolayısıyla yıllık garanti %15 artarken, KDV istisnası kaynaklı %5,7 azalış işletme süresinden düşülüyor. Önce maliyet artışı uygulanıp sonra KDV istisnası yapılmıştır. Sözleşmeye göre azalış ve artışlar ücrete veya işletme süresine oranlanarak düzenlenebilir. Suç duyurusunda bu iki Olur açıklanırken bakkal hesabı ve NBD hesabı verilerek GŞ'in çıkarı için art niyetli karar alındığı ifade edilmiştir. Haksız kazanç olduğu iddia edilmemiştir. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında Cumhuriyet Savcısı unvanını hak edecek bir savcı göreve gelirse özellikle işletme dönemindeki KDV istisnası sebebiyle yatırım maliyeti artışı uygulandıktan sonra KDV istisnası süre düşümünün GŞ'e haksız kazanç sağlayıp sağlamadığına bir baksın! 2020'de bu husus dikkatimden kaçmış...

Aynı gün çıkan iki Olur'dan birinin Kanuna dayalı zorunluluk olduğu konusunu bilseydim kanun maddesinin çıkış zamanıyla beraber irdeler ona göre GŞ'e çıkar sağlanması durumunu ifade ederdim. Artış ve azalışta AYGM'nin tam tersini yapmak yerine KDV istisnasını sabit tutup maliyet artışında AYGM'nin tersini yaparak art niyetli karar alındığını ispat ederdim. Benim çalışma şeklim mevzuat, sözleşme ve hesaplara dayalı olduğundan anca iftira atılıp ilgisiz konular anlatılarak karşılık verilebilir.

Peki, kanun maddesinin çıkış zamanı ve içeriği konusunda ne problem bulunmaktadır? Öncelikle kanunlar ilgili kurum görüşleri doğrultusunda hazırlanır, milletvekilleri konu detayını bilmiyorsa o şekilde meclisten geçer. AYGM'nin zorunlu dayanak olarak belirttiği 3065 sayılı Kanunun Geçici 29'uncu maddesi, 6288 sayılı Kanunun 1'nci maddesiyle 31.03.2012 tarihinde Mecliste kabul edilmiştir. Yani aynı yıl çıkan bir Kanun maddesine görüş veren Ulaştırmanın ilgili kurumlarındaki mühendisler KDV istisnasının işletme süresinden düşmenin yıllık garantiden (ücretten) düşmeye göre GŞ'lere daha faydalı olduğunu bilmeyecek kadar aptallar mıydı? Ben mühendis olarak bilebiliyorsam onlar da biliyordur.

Madde içeriğine bakalım. Maddede iki KÖİ tipine göre farklı seçenekler bulunmaktadır. İlgili kanun hükmü "işletme süresi öngörülen projelerde işletme süresinden, kira öngörülen projelerde kira tutarının veya kira süresinden indirileceği" şeklinde indirim seçenekleri barındırmaktadır. Avrasya Tüneli işi işletme süresi öngörülen projelerle ilgili olduğundan AYGM zorunluluktan bahsetmiştir. AYGM haklı ama 2012 yılında milletvekili olan Ahmet Arslan ve Bakan olan Binali Yıldırım, kira öngörülen projelerde iki seçenek konulduğu gibi işletme süresi öngörülen projelerden "işletme süresinden veya geçiş ücretinden" seçeneğini koyamaz mıydı? Avrasya Tüneli ihale sürecinin başındaki iki AkPartili sözleşmeye maliyet artışının ücret artışı doğurma seçeneğini hangi amaçla koydular?

Kanunu meclise gönderenlerden, çıkaranlardan ve kanunun çıkış zamanıyla ilgili hususları anlattık. Erdoğan'ın 26.02.2011 tarihli doğum gününde tören düzenleyebilmek adına Avrasya Tüneli Uygulama Sözleşmesinin 25.02.2011 tarihinde kanun değişikliğine gidilerek imzalanması, Avrasya Tüneli ve GOİ Otoyolunda kaçak projelendirme yapılması nedeniyle 2011/1807 sayılı BKK'nın 20'nci maddesindeki parantez içinin kaybolması gibi hususlar düşünüldüğünde Kanuni zorunluktan bahsetmek biraz havada kalıyor. Ne yapayım, haklısınız arkadaşım. GŞ'e çıkar sağlamakla ilgili bir Olur'a Kanun maddesiyle itiraz etmişsiniz. Diğer Olur'un bakkal hesabına ve NBD hesabına bir şey diyebildiniz mi? Aferin, siz bu millete lâyık memurlarsınız.

Tecavüz Sarmalı

15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrasında daha sonradan Gn. Md. Yrd.lığına kadar yükselecek ve Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı uygulamalarında etkin olacak vatandaşla konuşuyorduk. O darbe teşebbüsü sonrasında devletin çok daha rahat soyulacağını ve hiç kimsenin sesini çıkaramayacağını söylemişti. Ben de tam tersini söyledim veya aklımdan geçirdim. Orayı tam hatırlayamıyorum. 

15 Temmuz'dan tam bir hafta sonra 22 Temmuz 2016 tarihli toplantıda çıldırdım, Yüklenici'ye haddini bildirme kararı aldım ve o süreç sonrasında onun ne kadar haklı olduğunu gördüm. O, Türk milletini de Erdoğan'ı da tanırken ben bu milleti kendi karakterime uygun bir biçimde bulmak istiyordum. Bir suç tüm belgeleriyle ortaya konursa o suçun üstüne Türk milleti gider. Ne kadar yanılmışım; Türk milleti küçük çıkarları için zorlukları, riskleri üstlenen bir memuru yok sayarmış. Türk milleti için devlet, ilkeler yerine kendi küçük çıkarları önemliymiş. 

Tüm yaşadıklarımı gördüğümde bu milletin bir odada kendini yok etmeyi tercih ettiğine inanmaya başladım. Odada engelli bir kıza bir grup tecavüz ediyor. Tecavüzcülerin arkasında bir grup her halükarda tecavüzü şaklabanlıkla, sloganla, şehvetle, sessizlikle vb. destekliyor. Odada bulunan diğer bir grup ise tecavüz grubunun yaptıklarına bakmamaya çalışıyor, kulaklarını tıkıyor veya hayallere dalıyor... Bu odada kendini savunamayan engelli kızın dışında düzgün bir insan olduğunu kim iddia edebilir? 

Tecavüz grubunda sessiz kalanları bir yana bırakın üç maymun grubunda bir tane adam çıksa diğer insanlar da ona katılmaya başlayacaktır. Peki, ben bu adama niye rastlayamadım? Niye üç maymun grubundakiler tecavüzden sadece ve sadece tecavüzcüleri ve tecavüz grubunu suçluyor? Siz, hangi mantıkla tecavüzden kendinizi sorumlu görmüyorsunuz? Tecavüzden haberiniz var, elinize belgeler ve resmi müracaatlar gidiyor ve siz susarak tecavüze destek oluyorsunuz!

Türk milletinin saçma sapan davranışını yüzünden Türkiye Cumhuriyeti devleti Türkiye kabile devletine dönüşüyor. Engelli kızın içinde sizin devletiniz, sizin çocuklarınız ve refahınız var. Çocuklarınız bu ortamın içinde gerçekle haşır neşir olduklarında üç maymun grubunu tercih etmesi mantıksız olur. Sizin ahlaken bu topluma ne katkınız var ki evladınız sizi takip etsin? Siz susarak tecavüzü desteklediğinizden kendi yetiştirdiğiniz çocuklarınızı dahi tecavüz grubuna yönlendiriyorsunuz!

Çürümeye başlamış toplumda hak ve adalet duygusunun kendine gelmesi fedakârlıkla mümkündür. Kuralcı biri olmam, asosyal bir yaşantıya sahip olmam ve kendi hayatıma değer vermemem yüzünden rahatlıkla SGHRS Yüklenicisini hukuki platforma çekme kararı almıştım. 2017'de tanıştığım bir kıza resmi müracaatta bulunacağımı söylediğimde mücadele etmemi problem olarak görünce başıma bir şey gelmesi ihtimali yüzünden bir daha bayanlarla görüşmemiştim. Ki o zamanlar milyar dolarlık suçların müracaatı ile bakanların ve Erdoğan'ın yolsuzlukları yoktu ortada.

Ben hayatımı hiç düşünmeden feda edecek bir çalışmaya girişmişim, 2019'daki resmi müracaat sonrası cumhur ittifakı bakanlarından Turhan'ı Yüce Divan'a sevk etme için memuriyetten istifa etmişim. Sonrasında milyar dolarlık CPI, kur ve ödeme değişikliği yolsuzluklarını ve Avrasya Tünel Dolandırıcılığını savcılığa taşımışım. Ulan, Türk milletinde bir tane Cumhuriyet Savcısı olmadığını anladım da bir tane adam yok mu be? 

Savcılığa "Çürüyen Devlet Halkını Dolandırır" dediğim suç duyurusunun örtbasını alın işte burada açıkladım. Savcı şüpheli ile müşteki arasında posta hizmeti yapmış! Şüphelinin hangi ifadesi gerekçeleriyle açıklanmış değişikliği ve aykırılığı çürütüyor? Kafasız adamlar müşteki ifadelerine karşı cevap vereceklerine yapılmayan suçlamalar uydurmuşlar. İlköğretim öğrencisinin anlayacağı değişikliği, ilköğretim öğrencisini tatmin etmeyecek saçmalıklarla cevaplamışlar. Avrasya Tünelinde dolandırıcılık ve yolsuzluk savcılığın örtbasıyla devlet katına çıkarak devam etmektedir.

Resmi müracaatlarıma rağmen dolandırıcılara, yolsuzlara, sahtekârlara destek veren Türk milletine kendinizin layık olduğu memur ve yönetici profilini bana tanıttığınız teşekkür ederim. Siz bu toplumda suçun (tecavüzün) daha da şiddetlenmesi için elinizden gelen sessizliği sonuna kadar gösteriyorsunuz.

Hayırlı yolsuzluklar.

İyi soyulmalar.


 

a.n.s 15.10,18.2.23.6

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder