21 Mayıs 2020 Perşembe

Yavuz Sultan Selim Köprüsü Yolsuzluğu (Taslak Sayıştay Raporuna Göre Revize)

Bu yazı eski Bakan M. Cahit Turhan hakkında 13.03.2020 tarihli suç duyurusunun 9 ve 10’uncu maddelerinde geçen Yavuz Sultan Selim Köprüsü Yolsuzluğuna (Görevli Şirkete çıkar sağlamak) dairdir. Savcılığa verilmiş ve hâlâ hiçbir işlem yapılmamış açıklamanın 4.4’üncü maddesinde geçmektedir.

Bildiğiniz üzere Adaleti katleden Partinin (AkParti) iktidarı süresince çorba parası, bıçak parası gibi doğrudan halktan alınan çirkinlikler tarihe karışmıştır. Ancak yüklenicilerle yüz yüze olan ve devleti soymanın aracı haline dönmüş kurumlar (eski çalıştığım AYGM gibi) ise rüşvet bataklığına dönüşmüştür. Suç duyurusunun 6 ve 7’nci maddelerinden görüleceği üzere devletin bir bakanı rüşvet alanları teşvik etmekle, rüşvet suçunu işlediğine yönelik iddia edilen makamın suçunu kayırmakla suçlanır hale gelmiştir. AYGM gibi yüklenicilerle yüz yüze olan KGM’nin yaklaşık 10 sene Genel Müdürlüğünü yapan ve 28.03.2020 tarihinde bilinmeyen (!) bir nedenle görevden alınan M. Cahit Turhan’ı gelecek nesiller doğal olarak tek bir icraatıyla tanıyacaktır: Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve diğer YİD modellerindeki yolsuzluklar.


Yatırım ve işletme süresi 10 yıl 2 ay 20 gün olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ihalesi 29 Mayıs 2012 tarihinde tamamlandı. Projenin 2,3 milyar $’lık (Bakan Aslan’ın 3,5 milyar $’lık yatırım maliyeti açıklamasına göre KGM, proje maliyetini sonradan iyi şişirmiş) finansman sözleşmesi ise 29 Ağustos 2013 tarihinde imzalandı. 29 Mayıs 2013’te temeli atılan projenin işletmeye alınma tarihi 26 Ağustos 2016’dır. Projenin 2016, 2017 ve 2018 yıllarına dair garanti ödemeleri sonraki yılın Nisan ayında (Avrasya Tünelinde Nisan’a kadar ödeme yapıldığından suç duyurusu faiz bilgileri ona göre yapılmıştır) yapıldı ve ücretler yıl içi döviz artışından etkilenmedi. Ancak Turhan’ın bakanlığı döneminde iki değişiklik yapıldığı haberden görülmüştür. Maalesef 3’üncü bir değişiklik yapıldığı sonra anlaşılmıştır. Bahsi geçen değişiklik suç duyurusunda doğal olarak yer almamıştır.

Bakan Turhan gerek sözleşmeyi hazırlayan ve imzalayan Genel Müdür olması gerekse farklı Görevli Şirketlerin yer aldığı konsorsiyumunda CEO’luk yapması nedeniyle yaptıklarının suç olduğunu en iyi bilen kişidir. YİD modelinde çalışan herkesin olduğu gibi benim de değişiklikleri okuduğum anda suç işlendiğini anladığımdan tarafımca suç duyurusunda bulunulmuştur. Ancak üç yıl milyarlarca liralık garanti ödemesi yapılırken ödemenin öne çekilmesi ve öncesinde var olmayan yıl içi döviz kuru artışının uygulanmaya başlanılması muhalif basının ve muhalefetin nasıl gözünden kaçmıştır? Allah aşkına bu milletin basireti mi bağlanmıştır? M. Cahit Turhan hakkındaki 10 maddelik suç duyurusunun yalnızca bu konu hakkında belge yoktur ama basından elde edilen bilginin suç unsuru taşıdığı ve gereği niye sadece bana düşmüştür? Basın ve muhalefetin suç duyurusundan haberi varken neden yolsuzluk dahi konu edinilmemiştir?

21.11.2021 TARİHLİ REVİZE GEREKÇESİ

11.11.2021 tarihinde yayının en sonunda verilen video ve haberlerde sansürlenen Taslak Sayıştay Raporunda bazı veri ve açıklamalar görülmüştür. Bu veri ve açıklamalar basındaki bilgilerin eksik ve yanlış olduğunu aynı zamanda tarafımın otoyol km'sini (zaten km ücreti ve km UÇMUŞ) hesaba katmadığımı göstermiştir. Yolsuzluk miktarını düşük paylaşmam adına kendi adıma özür dilerim. Metin kısma fazla girmeden doğru bilgileri vererek gerçek garanti ve yolsuzluk rakamları revize edilecektir.

Revizenin esaslı değişiklikleri videonun durdurularak resimdeki gibi raporun okunmasıyla görülmüştür.

Resim 1: Haber videosu
 

  • Eski B Turhan'ı yolsuzluk yapmakla suçladığım Olur'un tarihi kayda geçmiştir: 30.04.2019. Sayıştay, yapılanları doğru bulmamış ve zarar olduğunu belirtmiştir. Sayıştay denetçileri bunu rapora yazdıkları ve savcılığın suç işleyerek kapattığı bir suç duyurusu olmasına karşı basın ve muhalefet Bakan'ın yolsuzluğuna değinmemiştir.  
  • Taslak Sayıştay Raporuna göre basına verilen garanti ödeme bilgisinin hatalı olduğu görülmüştür. 2019 yılında 1,45+1,6=3,05 milyar ₺ ödendiği bilgisi verilmişken bunun aslında 3,557 milyar ₺ olduğu görülmüştür. 2020 yılında ise 1,75+1,9=3,65 milyar ₺ ödendiği bilgisi verilmişken bunun aslında 4,29 milyar ₺ olduğu görülmüştür. Basına neden 500 milyon ve 640 milyon ₺'lik yanlış bilgi verilmiştir?
  • Eski B Arslan'ın açılış yılında ücret hakkında yaptığı açıklama ile raporda eskalasyonun Ocak ayına göre yapıldığı bilgisinden başlangıç CPI değerinin 2012 Ocak ayına ait olduğu tespit edilmiştir.
  • 2019'da 4.735.891.544,51 ₺'lik garantinin 5,3316 ₺'lik kurla 888.268.351 $'a karşılık geldiği, 2020'de 5.407.467.854,45 ₺'lik garantinin 5,9400 ₺'lik (?) kurla 910.348.124 $'a karşılık geldiği tespit edilmiştir.
  • İşletme süresi, yatırım maliyeti artışı dikkate alınsa dahi imkansız bir süre arttırılmıştır. 2021 yılına kadar 2023 yılında devlete geri verilecek denirken sözleşme süresi önce 25 Nisan 2027'ye uzatılmış, sonra Yolsuzluk Olur'u ile 95 gün kısaltılarak 20 Ocak 2027'ye çekilmiştir.
  • Yapılan değişikliklere karşın 95 gün kısaltma tavukla pilicin takası demektedir. 
  • Garantinin yıla göre arttırılmasında başka bir çarpan bulunmuyorsa, güncel CPI değeri ile bir yıla ait garanti bedelin bilinmesi tüm garantinin belirlenmesi için yeterlidir. 31.08.2016 tarihinde ücretli geçişlerin başladığı YSS Köprüsünün garantisi, %2,41'lik ortalama Ocak ayı endeks artışına göre aşağıdaki resimde verilmiştir. 10,03 MİLYAR $'lık Garanti, yolsuzluk Olur'u öncesine aittir. Basın ve muhalefet, suç duyurusu ve Taslak Sayıştay Raporuna göre susabilmektedir. (2022 yılı garantisi bu yılki ABD CPI verisinin ortalamadan yüksek çıkacağı için tabii ki daha yüksek çıkacaktır!)

Tablo 1: 30.04.2019 Tarihli Bakan Olur'u Öncesi Toplam Garanti. (Garanti koşullarının 2016'dan önce oynandığı kabul edilerek bu değerler bulunmuştur. Aksi durum 2019 öncesi garantilerinin daha düşük çıkmasına neden olacaktır.)

  • Sözleşmede olmayan kur güncellemesi garantiyi arttırmış GİBİ olur. Ancak eski B Turhan ikinci yarı yıl için Ocak CPI değerini Temmuz CPI değeri yaparak hiçbir şüpheye mahal vermeksizin YILLIK GARANTİYİ ARTTIRMIŞTIR. Bu artış ikinci yarı yıllık dönemler için geçerlidir. Mesela içinde bulunduğumuz 2021 yılı ilk yarı garantisi 923,10 milyon $ olarak hesaplanırken Temmuz ayı itibarıyla 963,40 milyon $'dan hesaplanmaktadır. Maalesef Ocak-Temmuz arası ABD'de %4,37'lik CPI artışı olmuştur.
  • Bilinenin aksine Türkiye'de kur artışından en fazla zarar gören KGM'nin YİD projeleridir. Çünkü onlar 16 aylık kur artışından etkilenmektedir. Ocak başındaki kurla TL'ye çevrilen garantinin büyük kısmı sonraki yılın Nisan ayında verilmektedir. Eski B Turhan'ın Yolsuzluk Olur'u bunu bir ölçüde gidermiştir. Devlette ödemeler TL'dir!
  • Sayıştay, erken ödeme ile oluşan faiz gelirine girmemiştir. Halbuki devlet kullanıcılardan elde edilemeyen garantiyi sonraki yılın Nisan ayında ödemekle yükümlüdür. Erken ödeme ile yükümlü olunan ayda Görevli Şirket, ödeme + ödemenin faizi kadar gelir elde etmiştir.
  • Ödemelerin erkene alınmasının yanı sıra yasal faiz cezaları da öne alınmıştır; rezilliğin dibi. Sözleşme faizleri bilinmediğinden hesaplarda TCMB aylık TL faiz verileri kullanılmıştır.
  • Sayıştay'ın 2019 ve 2020'ye ait garanti bilgilerinden kullanıcıların garantinin %30'unu karşıladıkları görülmüş ve hesaplamalarda bu oran dikkate alınmıştır.  
  • Yukarıda verilen yeni bilgilerle yapılan hesaplamalar aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Yalnız Sayıştay 2019 yılına ait fazla ödemeyi 261 milyon ₺ bulurken ben 203 milyon ₺ olarak hesapladım. Türk lirasına yuvarlama, kur değerini farklı alma gibi bazı sapmalar muhakkak olur. Ancak %30'luk sapmada tarafım ya da Sayıştay yanlış hesap yapmıştır. Sayıştay verisi daha yüksek çıkmasına rağmen kendi hesabım tabloya aktarılmış ve sarı fonla gösterilmiştir. Kurun %6,52, CPI'ın %1,93 arttığı dönemde fazla ödeme 4,735/2*(1,0652*1,0193-1)=203 milyon ₺ olarak bulunur.
  • Aşağıdaki tabloda CPI ve kur değişikliği ile yapılan ödemenin Ocak ayında olması ve faizlerin de Nisan sonuna kadar hesaplanması nedeniyle ilgili ayların son günlerine ait döviz alış kurları kullanılmıştır. 

Tablo 2: Yolsuzluk Olur'u Etkisi. 

  • Tablodan görüleceği üzere 2016-2018 yılları arasında Yolsuzluk Olur'u işlemde olsaydı Görevli Şirket 159,6 milyon $ daha fazla gelir elde edecekti. Yolsuzluk Olur'unun uygulandığı 2019 ve 2020 yıllarında Görevli Şirket, faizlerin düşük tutulmasına rağmen, 158,1 milyon $ fazla gelir elde etmiştir. Son bölümde yer alan revize öncesi rakamlar bu tabloya göre düzeltilmiştir.
  • 2021 yılı CPI ve kur artışıyla Görevli Şirket Ocak 2022'de fazladan 782,5 milyon ₺ gelir elde edecektir. Benzer miktarda fazla ödemenin GOİ Otoyolunda Mart 2022'de de yapılacağı göz önüne alındığında basın ve muhalefetin susmaya devam etmesini tebrik ediyorum!
  • Yolsuzluk Olur'u 2027 yılından 95 günü yani 277,1 milyon $'ı takas etmesine karşın iki senede Görevli Şirket 158,1 milyon $ fazla kazanç sağlamıştır. Paranın zaman değerini bilenler yolsuzluğun içinde bulunduğumuz 2021 yılı itibariyle başladığını anlar!
  • Sayıştay'ın verdiği KDV hariç Km maliyeti 0,08 $'dır. Bu ücretin ne zaman 0,05 $'dan bu miktara çıktığı bilinmemektedir. İhale kararından önce çıktı ise geçmiş olsun. Sonrasında çıkmışsa ayrı bir yolsuzluk var demektir.
  • Basında 135.000'lik araç garantisi bulunmaktadır. Köprü ücreti olarak 3 $, Km ücreti olarak 0,08 $ kullanıldığına göre -başka bir garanti yoksa- garantiye tabii otoyol uzunluğu 137,6 Km'ye çıkarılmış demektir! Eski B Arslan'ın 60 Km'den bahsettiği açıklamalar, ihale zamanında 100 Km olan haberlere rağmen Görevli Şirketin 115 Km'den bahsetmesine aldırış etmedim ama 137,6 Km'ye nasıl çıkmıştır? Bağlantı yolları da mı garantiye dahil edildi? (25.11.2021: KGM 2017 Sayıştay raporunda yapılan hesaplarda CPI etkisi olmaksızın 116,76 km'lik otoyol garantisinin kullanıldığı görülmüştür. Ancak işin daha tuhafı bu km GİB yazısında yer alan Görevli Şirketin sorusunda otoyol km'sinin %8 KDV'li alınmasını içermektedir. 137,6 Km ise %18 KDV'li bedeldir.) 



Suç Duyurusundaki Yolsuzluk Gerekçeleri 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı kurumlar olarak AYGM ve KGM’nin YİD projeleri için yaptığı sözleşmeler benzer özellikler taşımaktadır. Dolayısıyla yukarıdaki haber metninde geçen işlerin sözleşmeleri Avrasya Tüneli Sözleşmesine benzer ve benzer olmayan hususlar barındırır. Ancak haber metninden görüleceği üzere firma, sözleşmede yer almayan bir gerekçe ile “garanti kapsamında yapılacak ödemelerin hesaplama yönteminde değişiklik talep” etmiş ve Bakanlıkça uygun bulunmuştur. Talebe konu sözleşmede var olan bir hüküm yer alsaydı firma Bakanlıktan herhangi bir şey talep etmez, Sözleşme’nin ilgili hükümlerinin uygulanmasını KGM’nin onayına sunardı. Mesela Avrasya Tüneli Sözleşmesinde döviz kuru artışı maddesi olduğu için 2018 yılı Temmuz ayında direkt zam yapılmıştır. Bu açıdan bakıldığında Avrasya Tüneli Sözleşmesinin 21.8’inci maddesine benzer bir maddenin söz konusu sözleşmede olmadığı, firmanın kendi lehine haksız kazanç doğuracak geçiş ücreti artışını isteyemeyeceği ortadadır. İlgili işin sözleşmesine aykırı olan bu talebin Bakanlıkça kabulü Görevli Şirkete çıkar sağlanmasına (yolsuzluğa), kamu zararı doğmasına sebep olmuştur.

Yılın “ikinci yarısı için temmuz ayı dolar kurunun esas alınması” Avrasya Tüneli projesindeki gibi şekillendiyse 02.01.2019-01.07.2019 tarihleri arasında dolarda gerçekleşen %6,52’lik artışla yolsuzluk yapılmıştır. Söz konusu artış nedeniyle yılın ikinci yarısını kapsayan 6 aylık garanti bedeli sözleşmeye uygun olmadığı halde %6,52 arttırılarak kamu zararına sebebiyet verilmiştir. 20.01.2020 tarihli habere göre devlet 6 ay için 1,6 milyar TL garanti ödemesi yapacaktır. Garanti ödemesi ve araçlardan toplanan ücretlerle oluşan yolsuzluk bedeli 106 milyon TL’ye karşılık gelmektedir. 

Temmuz ayı dolar kurunun esas alınması hususunu biraz daha açıklamak gerekmektedir. Devlet, Görevli Şirketlerin alacağına ihale kararının kesinleşmesiyle sonlandırır, daha sonrasında sözleşme imzalanır. Sözleşmede dolara bağlı ücretlendirme yılda bir kez yapılıyorsa siz onu ne ikiye ne üçe çıkartabilirsiniz. Temmuz ayı dolar kurunun esas alınması diye bir Olur alırsanız yılın ikinci altı aylık garanti yükümlülüğünü dolar olarak arttırmış sayılırsınız. Böylece sözleşmeye göre kullanılan kura karşılık gelen dolar miktarı kur artışı ile arttırılmış olmaktadır. İlk altı aylık garantiyi ödedikten sonra yılın ikinci altı aylık dilime kur artışı yansıtıldığından dolar bedeli üzerinden verilmiş yıllık garanti kur artışının yarısı kadar arttırılmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ocak-Temmuz arası ortalama olarak %10'luk bir artış olduğu kabul edilirse yolsuzluk Olur'undaki sadece bu madde ile yıllık garantinin %5'i kadar yolsuzluk yapılmış demek olacaktır.

21.11.2021 Revize: Avrasya Tünelinde olan garanti üstü gelir paylaşımının bu işte olmadığı düşünülerek iki paragraf çıkarılmıştır. 

Kısaca, sözleşme gereği yıllık hesaplama döneminin sonunda ödenmesi gereken garanti bedel, altı aylık dönemlere bölünmek suretiyle ilk altı aylık dönem ödemesi kaynaklı yolsuzluk yapılmış, kamu zararına yol açılmıştır. 20.01.2020 tarihli habere göre yolsuzluk, 1,45 milyar TL’nin erken ödenmesi kaynaklı faizidir. Anılan bedelin 9 aylık haksız kullanımı sonucu oluşan kamu zararının 130 milyon TL’yi aşması beklenmektedir. Diğer bir deyişle, Görevli Şirkete sözleşmeye göre ödenmesi gereken tarihte 1,45 milyar TL yerine 1,58 milyar TL (burada belirtilen miktar için aşağıda düzeltme yapılacaktır) verilmiştir! Faize konu yolsuzluk bedeli Görevli Şirketten geri alınmalıdır.  

Her iki değişikliğin sözleşmesinde olmadığını ortaya koyan bariz bir gerçek bulunmaktadır. 26 Ağustos 2016 tarihinde açılan köprü için sözleşmesinde Görevli Şirket lehine olan, onun gelirine fayda sağlayan, kredi geri ödemesine katkı sağlayan düzenlemeler bulunsa idi önceki yıllarda sözleşme maddelerinin uygulanması talebini dile getirirdi. Çünkü yılın ilk 6 aylık dönemlerinde 2017 yılı için döviz kurunda -0,48% gerileme olmasına karşın 2018 yılı için 21,13% artış olmuştur ve 2018 yılındaki artışa ilişkin sözleşme maddesi olmadığı için Görevli Şirket gelirleri kur artışı kaynaklı artmamıştır. Ücretler sözleşmeye göre aynen devam etmiştir. Yıllık ödeme için de -sözleşmesinde olsa- 2017 ve 2018 yılı Haziran ayına kadar haklı alacağını Görevli Şirketin bekletmesi düşünülemez. Böylesine basit gerçeklere karşın halkın ve devletin aleyhine olan erken ödeme ve ücret artışına dair taleple Görevli Şirketin haksız kazanç elde etmesi Bakanlıkça uygun bulunmuştur. İhale aşamasında fahiş ücretlendirmenin yapılması yetmiyormuş gibi işletme döneminde fahiş ücretin sözleşmeye aykırı olarak arttırılması ve sene ortasında ödenmesi göze alınarak yolsuzluk yapılmıştır!

Elimde işin sözleşmesi olmasa dahi devlet, ister 3996 sayılı Kanunla olsun ister 4735 sayılı Kanunla olsun sözleşmelerde belli başlı hususları düzenler. Bunlardan biri de sözleşmelerin belli şartlar dışında değiştirilemeyecek olmasıdır. Örnek olarak Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı, İşletme Protokolüne göre belirlenen ücretin Uygulama Sözleşmesi 44'üncü maddesine aykırı olmasına dayanır. Anılan madde Uygulama Sözleşmesinin gerek ihale ekindeki belgelerden, gerekse ihale aşamasında sonradan imzalanması planlanmış  sözleşmeler dahil tüm belgelerden öncelikli ve esas olduğu belirtir. Bir bakıma işin anayasasıdır. Yani siz Uygulama Sözleşmesi sonrasında imzalanmış bir belge ile -mesela Borç Üstlenim Sözleşmesi- Uygulama Sözleşmesine aykırı bir işlem yapamazsınız. Kısaca söylemek gerekirse, Bakan'ın yolsuzluk Olur'u YSS Köprüsündeki Uygulama Sözleşmesinin öncelikli ve esas olduğuna dair düzenlenmiş maddesine aykırıdır.  

 

Üçüncü Değişiklikle Beraber Yılların Karşılaştırılması

Önce yapılan değişikleri Görevli Şirket yöneticileri açısından değerlendirelim. Daha sonra üçüncü değişiklikle beraber yolsuzluğun geçmiş yıllardaki bedeli kıyaslanarak yolsuzluğun 2019-2023 yıllarındaki bedeline yer verilecektir.

Dünya üzerindeki herhangi bir şirkette bir yıl için 236 milyon TL mukabilindeki miktarın önceki iki sene “sözleşmesel hakkı” olmasına karşın alınmadığı ortaya çıktığı anda o şirketin yönetici pozisyonundaki personelden istifası istenir. Hiçbir şirket bu kadar büyük bir meblağın iki senelik getirisini almayı “unutan” yöneticileri kendinde barındırmaz. Şirketin ikinci yapacağı şeyse sözleşmesel hakkını ister, aksi durumda milletlerarası tahkime başvurur. O iki senelik alacağını da tahkimle alır. Ancak senelik 236 milyon TL mukabilindeki miktar “sözleşmesel bir hakkı” olmadığı için Görevli Şirket böyle bir adım atamayacaktır. Zaten Bakan Olur’uyla her istediğinizi yapabilecek olsanız 2023’e kadar garantinin hepsini verip geçen araçlar için devlete geri ödeme yaptırabilirdiniz. Ya da kur artışının 3-5 mislini verebilirdiniz. Dayanağınız Görevli Şirket yönetiminin talebi olduğu müddetçe Bakan Turhan’ın yaptığı da verdiğim örnekler de “ülkenin İdare konjoktürüne” dayanan bir haktır!

17-25 Aralık sürecinden sonra göreve başlayan Bakan Lütfü Elvan ülkedeki hassasiyeti dikkate almış ve AYGM’deki pis işlere dahi el atmıştır. Bakan Elvan (Başbakan Davutoğlu) her nedense Genel Müdür Turhan’ın KGM’sindeki ihaleleri de iptal etmiş, üst düzey görevden almaları gerçekleştirmiştir! Turhan’ın Bakan olduğunda yolsuzluğa karışacağı sanki o günlerde belliymiş gibi… Yalnız Turhan’ın maharetleri tarafımca kavranamadığından ve Avrasya Tüneli ile ilgili ödeme farklılığından 04.02.2020 tarihli haberle suç duyurusunun eksik kaldığı anlaşılmıştır. YSS Köprüsü yolsuzluğunun meğer üç bileşeni varmış.

YSS Köprüsü yolsuzluğunun iki bileşeni suç duyurusuna girmiştir. Ancak garanti ödemesinin Avrasya Tünelindeki gibi sonraki yılın Nisan ayına kadar yapıldığı düşünüldüğünden suç duyurusunda 7-8 aylık faizden bahsedilmiştir. KGM’nin YİD sözleşmelerinde garanti ödemeleri Nisan ayında yapıldığından ilk 6 aya dair ödemenin sonraki yılın Nisan ayından yıl içi Temmuz ayına çekilmesi yüzünden 9 aylık faiz kamu zararına sebebiyet vermektedir. Yolsuzluğa konu üçüncü değişiklik ise son 6 aylık garanti ödemesinin Nisan ayından Ocak ayına çekilmesi yüzünden 3 aylık faizin kamu zararına sebep olmasıdır.

Hesaplara geçmeden önce haberde garanti ödemeleri olarak belirtilen 2019 yılına ait 1,45 milyar TL ile 1,6 milyar TL’nin birbiri ile örtüşmediğini belirtelim. 6 aylık araç geçişleri mi çok farklı yoksa KGM’de 2 Ocak – 1 Temmuz kurları mı kullanılmıyor anlaşılamamıştır. Başsavcılık eğer yolsuzluğa konu ayrı bir dava açarsa orada araç geçiş tutanakları ve Turhan’ın yolsuzluk Olur’undaki detaylar netleşir. Her ne olursa olsun yolsuzluğun geçmiş yıllarla ve 2020 yılıyla kıyaslanması için kullanılacak rakamlar 1,45 ve 1,6 milyar TL’lik ödemelerdir. Anılan rakamlar döviz artış kurları ve ABD’deki enflasyonla ilgili yıla tatbik edilmiştir. Ödemelerin öne alınması ile oluşan faiz de Merkez Bankası aylık verileriyle elde edilmiştir. Mahkemede kamu zararına dair hesaplanacak faiz oranları ve hesabı bilinmemektedir. Eğer mahkemede faizler sözleşme maddelerindeki hükümlerden alınırsa Görevli Şirketin durumu daha vahim olacaktır. Çünkü Avrasya Tüneli sözleşmesinde gecikme faizinin “T.C. Devlet Bankalarının ABD Doları ile açılmış 1 (bir) yıl vadeli mevduat hesaplarına o yıl için uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden” uygulanacağına yönelik ağır hükümler vardır. Tabii bu hükümler Görevli Şirkete ödememe durumuyla karşılaşılması düşünülerek yazılmıştır. Görevli Şirketin garanti ödemelerini sözleşmede belirlenen tarihlerden önce aldığında, sözleşmede olmayan artışlarla ihya olduğunda yani bazı bakanları ayarlayıp yolsuzluk yaptığında ne tür bir faiz kullanılacağı düzenlenmemiştir!

04.02.2020 tarihli haber nedeniyle suç duyurusuna dair düzeltmeyi yapalım. [Revize rakamlar buradan itibaren verilmiştir] Öncelikle sözleşmesine göre ödemeler sonraki yılın Nisan ayında yapıldığı için devlet, Görevli Şirketin hakkını sonraki yılın Nisan ayına kadar saklı tutmak ve o zaman vermekle yükümlüdür. “İkili ödeme” adı verilen yolsuzluk sistemine göre 1,45 1,66 milyar TL’nin 2020 Nisanından 2019 Temmuzuna çekilmesiyle oluşan 9 aylık faiz 145 166,4 milyon TL (devlet 2020 Nisanında ilk altı ay için 1,595 1,826 milyar TL vermiştir) olmuştur. 1,6 1,9 milyar TL’nin Nisan ayından Ocak ayına çekilmesiyle oluşan faiz ise 38 45 milyon TL (devlet 2020 Nisanında son altı ay için 1,638 1,945 milyar TL vermiştir) olmuştur. Dolayısıyla garanti ödemelerinin sözleşmeye göre 2020 Nisan ayında yapılması gerekirken iki dilim halinde 2019 Temmuz ve 2020 Ocak aylarına çekilmesiyle oluşan yolsuzluk miktarı 183 211,4 milyon TL’dir. Sözleşmede olmayan yıl içi döviz artış kurunu uygulamakla oluşan 106 203,1 milyon TL’lik yolsuzluğu birleştirdiğimizde Bakan Turhan’ın 2019 yılında 289 414,4 milyon TL’lik yolsuzluğa imza attığı ortaya çıkmaktadır.

Eğer Bakan Turhan’ın yaptığı yolsuzluk 2017 yılında gerçekleştirilse idi ödemlerin ikiye ayrılması ve önceden verilmesi ile 95 124,9 milyon TL’lik bir faiz söz konusu olacaktı. Ocak-Temmuz arasında döviz artışı olmaması (%5'ten fazla kastedilmiştir. Ancak CPI değişmesi nedeniyle 10,7 milyon ₺ fazla ödeme gerçekleşecekti) nedeniyle son altı aylık garanti bedeli değişmediğinden Turhan’ın yolsuzluk Olur’u 2017 yılı için 95 135,7 milyon TL’ye karşılık gelmektedir. 2017 yılı için nispeten küçük bir rakam olsa dahi 2018 yılında faiz oranlarının yükselmesi ve altı aylık döviz artışının %21,13 oranında gerçekleşmesi 2018 yılı rakamlarını yükseltmektedir. 2018 yılında ödemelerin ikiye ayrılması ve önceden verilmesi ile 186 265,7 milyon TL’lik bir faiz söz konusu olacaktır. Ocak-Temmuz arasında döviz ve CPI artışı nedeniyle de 195 408,7 milyon TL’lik fazla ödeme oluşacaktır. Dolayısıyla Turhan’ın yolsuzluk Olur’u 2018 yılı için 381 674,4 milyon TL’ye karşılık gelmektedir. Şimdi asıl soruya geçelim 2017 yılı için 95 135,7 milyon TL’ye, 2018 yılı için ise 381 674,4 milyon TL’ye karşılık gelen bir değişikliğin 2019-20232027 arasında uygulanması için haklı gerekçe nedir? Peki, herhangi bir gerekçe bulunabilir mi? İşte, Erdoğan’ın Türkiye’sinde yolsuzluk yapmak bu kadar ucuzlamıştır…

2016 yılı değerini hesaplamasam da 2017 yılına göre 95 135,7 milyon TL ve 2018 yılına göre ise 381 674,4 milyon TL’ye karşılık gelen bir bedeli hiçbir firma devlette bırakmaz. Ancak sözleşmesinde olmadığı halde 2019 yılı için 289 414,4 milyon TL’lik bir yolsuzluk yapılıyor ve Bakan Turhan’ın suç duyurusuna Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman işlem yapamıyor! Suç duyurusunun 9 No.lu madde detayında “Kamu zararının Görevli Şirketten geri alınması ve ilgili Bakan Olur’unun iptal edilerek 2020-2023 yıllarındaki haksız kazanca engel olunması gerekmektedir” denilmektedir. Başsavcılık suç duyurusuna işlem yapmaktan imtina etse bile hem 289 414,4 milyon TL’yi faiziyle almak hem de 2023 2027 yılına kadar sürecek yolsuzluğu (diğer YİD projeleri dâhil) durdurmak için ayrı bir dava açmak zorundadır. Devlete hizmet etmeyi düşünmeyen Başsavcılığın müdahale etmemesi yüzünden karşılaşacağımız yolsuzluk bedellerini aşağıda sıralayalım.

Koronavirüs nedeniyle köprü geçişlerinin azaldığı aşikârdır. Köprü geçişlerinin önceki senelere nispetle %60 nispetinde olacağı düşünülmüştür. Dolayısıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı YSS Köprüsü için yolsuzluğa konu 1,7 milyar TL’lik ödemeyi önümüzdeki Temmuz ayında yapacaktır (ödeme 1,75 milyar TL olarak gerçekleşmiştir). Buradaki tahmin tutuyor gözükse de basına verilen bilgiler yanlışmış! Bu bedelin 9 ayda ne kadar faiz oluşturacağı doğal olarak bilinmemektedir. 

Dövizin inişli çıkışlı seyri devam etmiş ve Avrasya Tüneli US maddelerindeki tarihlere (02.01.2020-01.07.2020) göre kurda %15,05 artış gerçekleşmiştir. Bu yüzden sadece sözleşmesinde olmayan kur artışının Turhan’ın yolsuzluk Olur’uyla verilmesinin bedeli 270 424,8 milyon TL olacaktır. Söz konusu bedel geçen araçlar için ilgili aya ait ödeme zamanında, garantiyi karşılamayan araçlar için ise 2021 Ocak ayında ödeme gerçekleşecektir. Maşallah Başsavcılığımız da bu bedelleri ve ilgili birimlerin yolsuzluk faaliyetini seyredecek gibi durmaktadır…

Son olarak Turhan’ın yolsuzluk Olur’unun YSS Köprüsündeki karşılığına gelelim. Suç duyurusu açıklamasında ve yazımızda “mukabilinde” denilmektedir. Çünkü yolsuzluk ilgili yıla ait garanti ödemelerinin büyüklüğüne, faize ve yıl içi döviz artışına bağlı olarak değişmektedir. 2017 yılı için 95 135,7 milyon TL, 2018 yılı için 381 674,4 milyon TL, 2019 yılı için 289 414,4 milyon TL ve 2020’de sadece yıl içi döviz artışına bağlı olarak 270 424,8 milyon TL’ye ulaşmaktadır. Önceki ve bu seneki miktarlar fazla olsa dahi yolsuzluk 2019 yılında uygulanmaya başladığından mukabil miktar olarak 2019 yılı referans alınacaktır. Yani 2020-2023’te gerçekleşecek yolsuzluğun 2019 yılı mukabilinde olacağı kabul edilecektir. YSS Köprüsünün temel atma tarihi, finansman sözleşmesi tarihi, sözleşme süresi bilinmesine karşın yer teslim tarihine ulaşılamamıştır. KGM’nin davranışı nedeniyle bazı şüphelerim olduğundan (devir tarihini etkileyecek ayrı bir yolsuzluk olabilir) YSS Köprüsünün 2023 yılı devir tarihi ihtimaller dâhilindedir (Bu iki cümlenin daha sonra Zaman Kapsülü Yolsuzlukları ile ilgili olduğu görülecektir. Zaman Kapsülü Yolsuzlukları benim projem olan Avrasya Tünelinde dahi varmış. Zamanında yolsuzluğun bilgisini dahi almışım.). Bu yüzden Turhan’ın yolsuzluk Olur’unun 2023 yılında %20 nispetinde gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde 2019-2023 yıllarındaki yolsuzluğun 2019 yılı yolsuzluğunun 4,2 katında yani 1,2 MİLYAR TL mukabilinde olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Zaman Kapsülü Yolsuzluklarına saygımdan (!) son cümleyi ve aşağıdaki kısmı değiştirmedim. Zaten muhalefetin Taslak Sayıştay Raporuna dahi sustuğu bir ülkeyiz.

 

Yolsuzluğun Mimarı ve Diğer YİD Projeleri

 Ortada yapılacak yeni bir yatırım var mıdır? Cevap, hayır. 26 Ağustos 2016’da işletmeye alınan yatırım söz konusudur. İlave bir şey de yapılmayacaktır. Peki, yolsuzluğa konu para ne için verilmiştir? 2018 yılında ciddi bir kur artışı olmuş, Görevli Şirket aç ve açıkta kaldığı için milyarlık talepte bulunmuştur! Talep de Bakan Turhan tarafından karşılanmıştır. Haksız bir talebi uygun gören ve yolsuzluğa neden olan bir Olur karşılığında adeta yardım yapılmaktadır. Bu ülke yolsuzluğa konu bir Olur karşılığında 1,2 MİLYAR TL mukabilinde para dağıtamaz. Peki, Bakan Turhan basın haberinden dahi suç olduğu anlaşılacak böyle bir değişikliğe kendi başına gidebilir mi? Açıkça söylemek gerekirse hayır.

Bakan Turhan’ın hem KGM’ce yürütülen sözleşmeleri hazırlamasından hem bu tür başarılı hizmetlerinin karşılığı olarak Kuzey Marmara Otoyolu Konsorsiyumunun CEO’luğuna getirilmesinden neyin ne olduğunu gayet iyi bilmektedir. Özellikle CEO’luk deneyimi nedeniyle kredi ödemelerini yıl içinde yapmalarının getirdiği zorluktan, araçların geçmemesi nedeniyle garanti bedellerinin sonraki yıl Nisan ayında yapılmasının menfi etkilerinden, sözleşmede olmayan yıl içi kur artışının uygulanması ile Görevli Şirketin ne kadar kazançlı çıkacağından haberdardır. Ancak yolsuzluk ne tek bir bakanlığı ilgilendirmekte ne de küçük bir miktara karşı gelmektedir. Görevli Şirketler belki ödeme değişikliğinin mimarı olabilirler ama Bakan Albayrak veya Erdoğan’ın onayı olmaksızın böyle bir yolsuzluğu hayata geçiremezler…

Bakan Albayrak’ın ve/veya Erdoğan’ın sözlü-yazılı onayı olmaksızın hazinenin Nisan 2020’de ödeyeceği 1,45 milyar TL için Cahit Turhan’ın ödeme değişikliğine gitmesi mümkün değildir. Bu büyüklükteki bir meblağı 9 ay öne çekemezsiniz. Kaldı ki sözleşmeyi yürüten KGM (Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı) olsa da Bakan Albayrak’ın başında olduğu bakanlık ödemenin yasal olmadığını bilmektedir. Çünkü YİD modeli ihalelerine ait uygulama sözleşmeleri Hazine Müsteşarlığı ve DPT’den görüş alınarak imzalanmıştır. Üstelik hazine garantili krediler için borç üstlenim sözleşmelerinin tarafı olan Hazine Müsteşarlığı 2016-2018 yıllarında yapılmayan ödeme çeşitlerinin 2019 yılı itibariyle başlamasının suç olduğunu bilmeyecek kadar basiretsiz değildir. Suç duyurusunun sadece Bakan Turhan ile sınırlı tutulması kendini emir eri sanarak ödemeyi yapan memurlarla ilgilenmemem kaynaklıdır. Bakan Albayrak’ın yazılı bir izni olduğunu ya da ödeme tutarı itibarıyla ona çıktığını bilsem Bakan Albayrak hakkında da suç duyurusunda bulunurdum. Çünkü Temmuz 2019’da 41 milyar TL’lik ihtiyaç akçesinden 21 milyar TL’sini bozdurmayı akıl etti. İşini bilen damadın bakanlığı o ay 1,45 milyar TL’lik yolsuzluk konulu ödemeyi (bu ödeme, o ay alacaklı yüklenicilere KGM’ce ödenen 2,5 milyar TL’ye dâhil değildir) yaptı. Bunların hepsi basından elde edilen bilgiler…

Bu tip şeylere basın ve muhalefetin ulaşmasını beklediğim suç duyurusunun açıklamasında görülmektedir. Ancak basın ve muhalefetin tavrına diyeceğim bir şey kalmamıştır. Önlerine ne getirdiğimin farkında mı değiller yoksa 40 sayfayı okumaktan mı acizler anlamadım. Banker Bilo’daki Maho’nun bile “yaptım ama niye yaptım hele bi sor” diyemeyeceği bir yolsuzlukta basın ve muhalefetin tavrını es geçiyorum.

Sonuç olarak YSS Köprüsünde Erdoğan’ın iki bakanını ilgilendiren ve sadece YSS Köprüsünde 1,2 MİLYAR TL mukabilinde olan bir yolsuzluk bulunmaktadır. Erdoğan’ın bir bakanı hakkında verilen 10 maddelik suç duyurusunun 2 maddesi bu konuya dairdir. Son 6 aylık ödemenin Nisan ayından Ocak ayına çekilmesinin de yolsuzluğa dâhil olduğu burada verilmiş ve 2019 yılında toplam 289 milyon TL’lik yolsuzluk yapıldığı belirtilmiştir. Yolsuzlukla mücadele ettiğine yönelik halka dalga geçen Erdoğan’ın –savcılarının- elinde YSS Köprüsü yolsuzluğu bulunmaktadır. Başsavcılık YSS Köprüsünde 2023’e kadar sürecek yolsuzluğu örtbas etmekle meşguldür. Birileri çıkıp kuvvetler ayrılığından bahsetmesin veya Erdoğan yolsuzluk konusunda halka dalga geçmiyor diye zırvalamasın. Halka dalga geçmiyorsa 2019 yılına dair 289 milyon TL tutarındaki yolsuzluk parasını Görevli Şirketten faiziyle geri almak için savcılık ne yapmıştır? Yolsuzluğa konu Olur iptal edilerek ödemeler sözleşmesine göre yapılacak mıdır? Savcılık ve mütemadi suçlar nedeniyle Erdoğan’ın bakanlarıyla hâlâ niye uğraşmak zorundayım?

Erdoğan’ı daha fazla sıkıntıya sokacak konu ise CEO’luk yapan Turhan’ın diğer başarılarıdır. Bakan Turhan’ın gerçekleştirdiği yolsuzluğu IC İÇTAŞ – Astaldi Ortaklığının Görevli Şirket olduğu YSS Köprüsüyle sınırlı tutmadığı, Nurol – Özaltın – Makyol – Astaldi – Göçay Ortaklığının Görevli Şirket olduğu Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolunda “ikili ödeme” sistemine geçiş talebi için 2020 yılından itibaren yararlanmasını uygun bulduğu 07.11.2019 tarihli haberden görülmektedir… (Aşağıdaki 5 No.lu nota bakınız. Bu kısım Erdoğan'ın işletme süresini kısaltarak sözleşme değişikliklerini imzaladığı anlaşma bilinmeden önce yazılmış olup, değişiklikler YSS Köprüsü yolsuzluğuna göre düzenlenmiştir.)

Maşallah, yolsuzluk içeren değişikliklere yetişmem mümkün olmamış! Temmuz 2020’de YSS Köprüsü yolsuzluğuna konu yaklaşık 1,7 milyar TL’lik yapılacak ödeme civarında bir miktar* da Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için ödenecekmiş. Çünkü Bakan Turhan yolsuzluğun bu otoyolda 2020 yılından itibaren başlamasını takdir etmiş! Anılan projede 1 Temmuz 2016 tarihinde açılan ve garanti ödemeleri 4 yıldır aynı şekilde yapılan Osmangazi Köprüsü de bulunmaktadır. Projenin tamamı için 2020 yılından itibaren yapılmaya başlanacak ve 2035 yılına kadar sürecek yolsuzluk miktarının ise 4,3 MİLYAR TL mukabilinde olacağı tahmin edilmektedir!

Unutmadan Erdoğan’a ve suç duyurusunu işleme almayarak daha da kötü bir hale gelmesine sebep olan Başsavcı Yüksel Kocaman’a son bir soru soralım. Bakan Turhan farklı firmalara bu denli eli açıkken Kuzey Marmara Otoyolu Konsorsiyumu CEO’luğuna getiren eski patronlarından (Kolin – Kalyon – Cengiz – RSY İnşaat – Limak – Park Yatırım) bu tür güzellikleri esirgemiş midir?

Tüm bu yolsuzluklar ve devletin bunlara müdahale etmemesi bir arada düşünüldüğünde yolsuzluğun mimarı olarak bir kişi görülmeye başlar. Devletin bu yolsuzluklara ivedilikle müdahale edilmesini en başta istemesi gereken kişi Erdoğan’dır…

 

 

* : 20.02.2020 tarihli haberde Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için 2019 yılı normal garanti ödemesi için 2,5 milyar TL'yi aşmasının beklendiği belirtilmektedir. 2019 ödemesinde otoyolun son açılan etabı olan İzmir bağlantısının garanti ödemesine etkisi 04.08.2019-31.12.2019 tarihleri arasında gerçekleştiğinden son etabın 01.01.2019-03.08.2019 arası ne kadar olacağı bilinmemektedir. Ancak bu bedelin 400 milyon TL civarında olduğu kabul edilirse otoyolun tüm etaplarının 2019 yılı için 2,9 milyar TL'lik garanti ödemesine karşılık gelir. Bu miktar döviz artışı olmaksızın YSS Köprüsündeki ilk altı aylık ödemenin iki katı kadardır. Yani her iki YİD projesi için $ bazında yaklaşık olarak aynı miktarda ödeme olması yolsuzluğa konu senelik miktarın da aynı olmasını doğurur. Burada "fazlasıyla tahmine dayanan" bedellerin gerçek miktarı için birilerinin dava açması gerekmektedir. Kesin olan şey bu otoyolda 2020-2035 yılları arasında yapılması kararlaştırılan yolsuzluğun YSS Köprüsü Yolsuzluğunun 3,5 katından fazla olacağıdır. Sağ olsun savcılık makamı bir şey yapmadığı gibi basın ve muhalefetimiz de yolsuzluğu seyretmektedir.


Not 1: Faraza ödemenin yıl içinde yapılması ve istenilen tarihlerde döviz artışı etkisinin uygulanacağına dair bir “seçenek” sözleşmesinde olsa dahi - KGM “seçenek” için Bakan Olur'una gereksinim duymaz- ödeme yöntemi değişikliği ve ücret artışı kabul edilemez. Önceki seneler altı aylık ödeme garabeti ve altı aylık döviz kuru artışı uygulaması olmadığından Bakanın diğer “seçeneğe” dönük Olur’u sebebiyle 289 milyon TL’lik kamu zararı Bakan ve ilgili görevlilerden faiziyle alınmak durumunda kalır. “Seçeneğin” olması ilgililerin kamu zararına yol açacak bir alternatifi Görevli Şirkete çıkar sağlayacak şekilde uygulamaya geçirmesine gerekçe olamaz. Dolayısıyla “seçenek” olan Olur yeni Bakan Adil Karaismailoğlu tarafından iptal edilir. Tabii böyle bir “seçenek” olmadığından yolsuzluğa konu hükümsüz bir Olur (konusu suç olan yazılı bir emir) uygulanmaya devam edemez.

 

Not 2: Olur’da “%5’ten fazla fark” olursa ücret revizyonu yapılacaktır gibi bir ifade varsa bu yolsuzluğun, Görevli Şirkete çıkar sağlamanın en belirgin niyeti olacaktır. Sözleşmede olmasa da döviz kuru etkisini “ekonomik kaygılarla” yansıtmayı amaçlayan basiretsiz bir Bakan dahi en azından “%5’ten fazla değişim” olursa ücret revizyonu yapılacaktır diyerek kur azalışını da halk lehine ekleyebilirdi. Ancak Genel Müdürlüğü zamanında yalnızca Görevli Şirket çıkarları için çalışmış ve bu çalışma prensibiyle Bakan yapılmış biri, yolsuzluk Olur’una “%5’ten fazla fark olursa geçiş ücreti değiştirilecektir” şeklinde yazar veya Görevli Şirket talebini kelimesi kelimesine Olur’a aktarır.


Not 3: Bakan Turhan bir YİD projesinde 2019, diğerinde 2020 yılından itibaren ödeme değişikliğine gidilmesini, kur artışı etkisinin uygulanmasını takdir etmiştir! Hiçbir Bakanın haklı talepler sunan Görevli Şirketler arasında ayrım yapması mümkün değildir. Kaldı ki bu taleplerin karşılığı 200 milyon TL üstü bir meblağ olduğundan bir projedeki talebin ertelemesinin makul gerekçesi bulunamayacaktır. Dolayısıyla talepler haksız olduğu için itiraz olmamış; biri 2019 diğeri 2020 yılından itibaren yolsuzluğa konu haksız kazanç almayı minnet ve şükran duyarak kabul etmiştir. Bu iki YİD projesi ile diğer YİD projelerindeki yolsuzluk değişikliklerini savcılık, Adalet Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Türk milleti buyursun seyretsin!


Not 4: YSS Köprüsündeki yolsuzluk bedelinin geri alınması ve haksız kazancın kesilmesi farklı bir problem doğuracaktır. Çinliler İtalyanlardan aldıkları hisse devrini yolsuzluk dâhil bedel üzerinden görüşmektedir! İtalyanlar ile Çinliler arasındaki problem yargının ve devletin problemi elbette olmaz. Ancak Türkiye’de pervasızca yolsuzluk yapıldığı ve bunun basın yoluyla ilan edildiği (!) gerçeği tüm dünyanın bilgisine sunulmuş olacaktır. 

İtalya ve Çin'in üzülmesi birilerini telaşa düşürebilir. Üzgün ülke görmek istemeyen birileri bu işlerin sözleşmesine göre Türk mahkemelerinin yetkili olmayacağı safsatasını ileri sürebilir. Lakin yolsuzluk konusundaki olay bir bakanın ve Görevli Şirketlerin "sözleşmeyi kullanmasına", dolandırıcılık konusundaki olay ise Görevli Şirket ve İdare personellerinin Bakanlık makamı Olur'uyla imzalanmış sözleşmeye aykırı değişikliğine/hileye dayanmaktadır. Bugün birileri yolsuzluk ve dolandırıcılığı Türk mahkemelerinde kaçırmak için çaba harcasa da yarın bunun takibini muhalefettekiler yapmalıdır. Yapmıyorlarsa da vay bu ülkenin haline...


Not 5 (12.07.2020): Daha önce eski Bakan Turhan'ın yaptığı yolsuzluğu Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için ilgili haberden görüleceği üzere Erdoğan'a çıkarılmış ve işletme süresinde bir yıl kesintiye gitmişler. Cumhurbaşkanının sözleşmeleri değiştirmek gibi bir yetkisi var mı? Bakan Karaismailoğlu, selefi Turhan kadar yürekli değilmiş ve sözleşme değişikliğini sözüm ona işletme süresinin bir yıl azaltılması karşılığında yükümlülüğü Erdoğan'ın imzasına vermiş. Sırf bu değişiklik dahi eski Bakan Turhan'ın yaptığı yolsuzluk metodunun eskiden "sorumsuz" bir makama yıkılmaya çalışılması ve aynı zamanda önceki yapılanın yolsuzluk olduğunun göstergesidir. Eski Bakan Turhan'ın Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için alınmış kararı olduğu da düşünülünce (önceki haberlerden öyle gözükmektedir) Görevli Şirkete haksız çıkar sağlama için yapılanlar daha saçma bir hal almaktadır.

Cumhurbaşkanı yetkisi olmayan konularda canının istediği gibi imza atamaz. Anayasa'nın 105'inci maddesi gereği kendisi ve imzayı önüne çıkartanlar sorumludur. İleride yeni gelecek Cumhurbaşkanları Erdoğan'ın ahlakına ve yönetim tarzına sahip olursa tüm sözleşmeler yetkisiz bir biçimde değiştirilerek kamu zarara uğratılacak ve/veya yolsuzluk yapılacaktır. Böyle bir şey kabul edilemez. Maalesef devletin en tepesindeki isim eski Bakan'ı hakkında yöneltilmiş bir suç duyurusu konusuna doğrudan müdahale etmiş, gerekli ayarlamaları yaptığını sanmıştır... İşletme süresinin bir yıl düşürülmesi yolsuzluk yapma kastının olmadığını gösterse dahi KGM'deki iş bilmezler Erdoğan'ın önüne yolsuzluk revizyonu çıkarttıklarını bilecek donanımda değiller. Devlet bu halde!

Bu nottaki haber nedeniyle Erdoğan'ın müdahalesiyle bazı şeylerin değiştirildiği (ödeme tarihleri gibi) görülmektedir. Anılan değişikliklere göre yazı revize edilmeyecek, ileride ayrıca bir yazı yazılacaktır.

Muhalefet ve basın uyumaya devam etsin. Bir suç duyurusu yüzünden her nedense Bakan görevden alınmış, devleti zarara sokan YİD modelindeki sözleşme ayarlamaları Cumhurbaşkanına çıkarılmaya başlanmış, yolsuzluk maskelenmeye çalışılmış, değişiklikler gerçekleşmiş, suç duyurusu örtbas edilmiş ve suç duyurusu ne haberleştirilebilmiş ne de muhalefetin sesi çıkabilmiştir. Erdoğan, hepinizin alnınızdan öper... 

 

Not 6 (Sansürlenen 2020 KGM Sayıştay Raporu, 12.11.2021): 

Milletvekili Yavuzyılmaz'ın kamuoyuna duyurduğu taslak KGM raporu, YSS Köprüsü yolsuzluğu ile GOİ Otoyolu yolsuzluğu suçlamalarımı doğrulamış ve Menemen - Aliağa - Çandarlı Otoyolunda da yolsuzluk yapıldığını ortaya çıkarmıştır. Videodan görüleceği üzere Eski B Turhan YSS Köprüsü yolsuzluğunu 30.04.2019 tarihli Olur ile yapmıştır. Ancak ben basından elde ettiğim bilgilerle hesaplamalar yaptığımdan ve km garantisine dahil etmediğimden bu hesaplamalar gerçekleşen yolsuzluğa göre daha düşük çıkmaktadır.

Ben, kendi görevim olmayan ancak görevimle bağlantılı (YİD projesi) bir işte gerçekleşen yolsuzluğu savcılığa bildirerek vicdani ve devlete karşı yükümlülüğümü yerine getirdim. Sayıştay bakanlar ve CB imzasına rağmen kısmen de olsa görevini yerine getirdi. Bizler bu devlet için bakanların ve CB'nın yaptığı yolsuzlukla mücadele ederken millet sustu ve hala gerçekleri (bakanların ve CB'nının yolsuzluk yaptığını) söyleyemiyor! Bu millet iktidarıyla muhalefetiyle susmayı marifet biliyorsa "İyi soyulmalar" dememden kimse rahatsız olmasın.

YSS Köprüsü Yolsuzluğunda işletme süresinin kısaltması (95 gün) da varmış. Yani tavukla pilicin takası CB Erdoğan öncesinde yapılmaya başlanmış. O zaman benim suç duyurusu GOİ Otoyolunda sadece imzacıyı değiştirmiş; bakan Olur'u yerine CB Kararı alınmış. Tabii HSK dilekçesinden sonra da CB Kararından geri adım atılmamış.

Video 1: Fox Ana Haber 11.11.2021




a.n.s. 4.10, 21.5.20.4

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder