31 Mayıs 2020 Pazar

Tanıdığın Sahtekârlığı -2 (34.445.119,21 €’luk Sahte Fatura ve Sahte YKK’ları)

Bir önceki yazıda Sabiha Gökçen Metrosu Yüklenicisi adi ortağı Çelikler Holdingin (YSE) Erdoğan’la tanışlığına, işlediği suçlara ve holdingin tehditlerine değinilmiştir. Tanıdık olması ve kurumların tehditlere boyun eğebilmesi nedeniyle sahte Yönetim Kurulu Kararlarında imzası olan patronların kurtarılmasının kesinleştiği aktarılmıştır. Tanıdık, bu kurtarılma için başta Erdoğan olmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e minnet ve şükran duymaktadır. Yüklenici, aslı gibidir yapılan sahte faturaların mali cezasından da kurtulmuştur. Bu kurtuluş için tabii ki Erdoğan başta olmak üzere Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına ve damat Berat Albayrak’a da minnet ve şükran duymaktadır. Cezadan kurtuluşları farklı bir okumayla söylersek; her türlü sahtekârlığı yapmanıza, devleti tehdit etmenize karşın Erdoğan’ın tanıdığıysanız size hiçbir şey olmaz. Çünkü Erdoğan sizin suçlarınıza değil bağlılığınıza ve faydanıza bakar! Cezayı uygulaması gereken memurlar arasında da maalesef devlete hizmet eden memur fazla bulunmamaktadır.

Yazının devamı olan bu bölümünde aslı gibidir yapılan sahte faturaların halka kesinlikle izah edilemeyeceği, eski Bakan Turhan’ın sadece bu faturalara ilişkin işlem yapmamasının kendisini Yüce Divana sevk ettirmeye yeteceği üzerinde durulacaktır. Bildiğiniz üzere 28.03.2020 tarihinde bilinmeyen (!) bir nedenle görevden alınan Turhan hakkında hiçbir basın mensubunun paylaşamadığı 13.03.2020 tarihli suç duyurusu bulunulmaktadır. Adalet Sarayları arınma saraylarına dönüştüğünden suç duyurusu hakkında takipsizlik kararı alınarak örtbas edilmiştir. Suç duyurusunun hazırlanmasına yol açan suç ise tanıdık holdingin akılsızca ürettiği ve özellikle aslı gibidir yapılan sahte faturalardır. Suç duyurusunun açıklamalarından biri olan “Açıklama 21 b, Aslı Gibidir, Avans, Rusvet, Devletin Soyulması (Kamu Zararları)” notunun 2’nci maddesi sahte fatura ve sahte Yönetim Kurulu Kararlarını konu edinmektedir.

Öncelikle tanıdık ayrımının üstünde neden daha fazla durduğumu açıklayalım. Yüklenici adi ortaklık, pilot ortak Gülermak ile diğer ortak YSE’den (Çelikler Holding) oluşmaktadır. Ancak ihale aşamasında olsun sözleşmenin yürütülmesi aşamasında olsun Bilal Çelik (Sabiha Gökçen Metrosuyla doğrudan ilgilenen Çelikler Holding patronlarından) daha fazla rol almıştır. Bu husus belgelere değil Gn. Md.teki çalışmada edindiğim bilgilere dayanmaktadır. Mesela iş artışlarında 5.000 kata varan birim fiyat tekliflerine dair eleştirilerim pilot ortak Genel Müdürünce Bilal Çelik’e bağlanmıştır. Keza sahte faturaların üretilmesine neden olan avansın tek parça alınması ısrarı da Bilal Çelik’e dayandırılmıştır.

Yüklenici adi ortaklığın pilot ortağı olan Gülermak sütten çıkmış ak kaşık değildir. Kamu sözleşmesinde işlenen suçlar ortak kararın bir sonucudur. Ancak daha maharetli olan ve agresif yön vericiliğiyle eylemleri şekillendiren “tanıdık” holdingdir. Mesela avansın birinci sunumundaki sahte faturalar YSE'nin başka bir adi ortaklığınca üretilmiştir. İkinci sunumda verilen sahte faturalarda ise pilot ortak Genel Müdürü alınan avans kadar sahte fatura üretilmesine rıza göstermiştir. Lakin tanıdığın mahareti nedeniyle 25 milyon € avans alınmasına karşın toplamda 34 milyon €’luk sahte fatura üretilmiştir. Tanıdık holdingin maşallah dedirten mahareti haliyle Erdoğan’ın korumasına, kollamasına dayanmaktadır. Çünkü suç, adaletin bir sonucu olarak yaptırımla, cezayla karşılaşmadığı müddetçe suçluların işledikleri cürmün sayısı ve şiddeti artar; haylaz evladınızı sürekli korursanız dünyayı başınıza dar eder.


34.445.119,21 €’luk Sahte Fatura ve Sahte Yönetim Kurulu Kararları

09.04.2019 tarihinde devletin beş farklı kurumuna iletilen Doküman’ın birinci bölümünün konusu avans ve sahteciliktir. Bölümde sahte faturalar envanter dökümü, depolama, araçların tescil mecburiyeti, yapı malzemelerinin peyderpey alınması, sevk irsaliyeleri, alt yüklenici sözleşmeleri, İnşaat All Risk Poliçe zeyilnamelerinde alt yüklenici iş makinelerinin yer alması, şantiyede kullanılan iş makinesi ve ekipmanların alt yüklenicilere ait olması, alımları iddia edilen iş makinesi ve ekipmanlar hakkında alt yüklenicilerden biriyle süren davalar, faturaların büyük çoğunluğunun Euro esaslı olarak sonradan düzenlenmesi, inşaatın fiili durumu vb. birçok detay ele alınarak belgelenmiştir.

Doküman’daki detaylar savcılığın ve vergi müfettişlerinin çalışmalarına kolaylık olsun ve Yüklenici boş yere itiraz etmesin diye verilmiştir. Çünkü herhangi bir esnaf dahi detaylara girmeden özellikle 21 adet faturanın sahte olduğunu anlar. Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, UAB Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığına verilen dilekçede de bu durum “izahı mümkün olmayan konular” bulunduğu belirtilerek yapılmıştır. 

Avans ve sahte faturalara konu süreç Şekil 1’de verilmiştir. Maalesef Doküman’da Danışman’ın verdiği 29.091.356,04 EUR tutarın KDV hariç bedel olduğu anlaşılamamıştır. KDV hariç sunum isteğinin Danışman tarafından da uygun görülmesi saçmalıktır. Birinci Sunumdan 7 ay sonra verilen fatura miktarının avanstan çok büyük tutarda olması nedeniyle harcama belgeleri tutarı için KDV hariç bedelin verildiği düşünülmektedir. Doküman’daki 29.091.356,04 € ile ilgili bedellere KDV eklenmelidir. Doğal olarak izahı mümkün olmayan bedellere KDV de eklenecektir… Sahte fatura bedelleri ise en başından beri KDV dâhil bedeller üzerinden yapıldığı için doğrudur. Yüklenici’nin oluşturduğu 24 adet sahte fatura toplamı 37.827.260,00 TL + 21.729.700,00 EUR’dur. Fatura tarihi bedeller döviz satış kuru üzerinden 102.477.521,85 TL’ye veya 34.445.119,21 EUR’ya karşılık gelmekte olup, revize edilmiş bedeller aşağıda yer almaktadır.

 

Şekil 1: Sahte Faturaların Üretildiği Avans Süreci (Orijinal Boyut) 

Yukarıda şekilden görüleceği üzere 25.425.121,62 € avans alan Yüklenici, avans aldığı tarihten bir ay sonra Birinci Sunumunu yapmıştır. Birinci Sunumda yalnızca 2.582.120,63 €’luk fatura sunmuştur. Sunumdaki diğer belgeler ise sipariş formları, sözleşme nüshaları ve proforma faturalar gibi harcamaya ilişkin evsafta değildir. Fatura haricindeki bu belgeler Yüklenici’nin piyasa araştırması yaptığını ve bazı sözleşmeler imzaladığını gösterir. Marmaray Bölge Müdürlüğü de çeşitli eksikler nedeniyle avans harcamasına ait belgeler üzerinden sunum yapılması talimatını vermiştir. Talimatta sunumun, Yüklenici başvurusundaki harcama detay listesine uygun olması ve KDV hariç tutarlara ait Euro esaslı tutarın olması istenilmiştir. 

KDV hariç tutarla sunum istenilmesi İkinci Sunumda harcamanın aşırı şişmesine neden olmuştur! Euro esaslı hesabın istenmesi ise Birinci Sunumda yalnızca sigorta poliçesi Euro esaslı iken İkinci Sunumda ağırlıklı harcamanın Euro esaslı olmasına sebep olmuştur. Üstelik aralarında 7 aylık süre bulunan iki sunumdaki faturalar Birinci Sunum öncesine aittir.

Sahtecilik o kadar amatör yapılmıştır ki gülmemek elde değildir. Birinci Sunumda ortak firma ve firma sahibi iştiraklerinin Yüklenici GYO’ya düzenledikleri fatura, proforma fatura (biri hariç) ve sevk irsaliyelerinin hepsi TL esaslı düzenlenmiştir. Ayrıca hiçbirinde Euro satış kuru bulunmamaktadır. İkinci Sunumda keşfedilen 21 faturanın 17 tanesi Euro, 4 tanesi TL esaslıdır. Ancak faturalarda Euro satış kurları ihmal edilmemiştir! Gülermak “Fatura Kuru: 1 Euro =” şeklinde, YSE “01.07.2015 M.B. Döviz Satış Kuru: 2,9803 TL” ve “Fatura EURO Tutarı: 197.966,65 EUR” şeklinde fatura düzenleyerek İdarenin Euro esaslı sunum isteyebileceğini –bu faturalarda- öngörmüştür! 

YSE ve Çelikler İnş.ın Euro esaslı faturalarında başka bir garabet ise MB’na göre döviz satış kuru ile TL tutarını yazmayı ihmal etmemeleridir. Bu muhasebeciler kâhin olmalı ama Çelikler Holdingin muhasebecileri biraz fazla abartmış. MB döviz satış kurunu veriliyorsa faturayı o gün saat 15.30’dan sonra düzenlediğiniz ortaya çıkar! Muhasebeciler 15.30’dan önce acaba hangi döviz kurunu kullanıyor? Anlayacağınız Çelikler Holding gün içi yoğunlukta MB verilerini faturaya işleyerek ne kadar kurumsal çalıştığını göstermiş oluyor… Üstelik YSE ve Çelikler İnşaat 01.07.2015 tarihi saat 15.30’dan sonra tüm satış işlemlerini halletmişler. Gülermak ise günlere yaymış.

Türkiye’de her esnaf, yapmış olduğu harcamaya ilişkin faturayı alır. Yüklenici Adi Ortaklığına (GYO) satış yapan adi ortaklığı oluşturan firmalar ya da firma sahiplerinin iştirakleri ise istediği malı arzu ettiği fiyattan satıp faturalandırabilir! Ancak faturalar için izleyen ayın 26’sı itibariyle vergi dairesine beyanda bulunmalı ve KDV’si ödenmelidir. Bu yüzden 7 ay öncesi tarihlere ait faturalar oluşturup satış yaptığınızı iddia edemezsiniz; süresi için bildirim yapmadığınız için hem cezaya muhatap olur hem de faturaları şüpheli hale getirdiğinizden denetlenirsiniz. Kaldı ki Türkiye’de 7 ay öncesi tarihlere ait 21.729.700,00 EUR + 33.862.460,00 TL (Birinci Sunumdaki üç fatura hariç) tutarında faturalar oluşturup devlet idaresine verecek aklı başında bir muhasebeci bulamazsınız!

Şekil 1’den görüleceği üzere 16.02.2016 tarihinde yapılan İkinci Sunumda ortaya çıkan 21 adet fatura tek problem değildir. Yüklenici sahte faturaların gerçek olduğunu iddia etmek için kendi aralarında 2 adet Yönetim Kurulu Kararı oluşturmuş ve avans verildiği gün ortaklara havale edilen 38.000.000 x 2 = 76.000.000 TL’nin aslında kararlar gereği alımların karşılığı olduğunu iddia etmiştir. Ancak söz konusu Yönetim Kurulu Kararlarından (YKK) Yüklenici Proje Müdürlüğünün haberi olmadığı (!) için resmi sunumlardaki birçok çelişkiyi beraberinde getirmiştir. Anlayacağınız Yüklenici her şeyi eline yüzüne bulaşmıştır.

Sahte YKK’lar; 27.912.455,00 €’luk iş makinesi, ekipman ve yapı malzemeleri alıma yöneliktir. İdareye taahhüt veren ve harcama detay listesi sunulan yazıda ise bambaşka alımlar bulunmakta olup, bu alımlar arasında 6.102.029,19 €’luk mobilizasyon gideri de bulunmaktadır. Yani Yüklenici Sözleşme’ye göre 25.425.121,62 € avans alacak olmasına karşın 32.825.797,19  € (1.188.677 €’luk vinç bedeli düşülmüştür) harcama yapacak! Adi Ortaklık Sözleşmesi ile oluşturulan Yönetim Kurulu sadece Sabiha Gökçen Metrosu için kurulmuştur ve kararların alındığı zaman görevinin başında olan Proje Müdürü kararlardan haberi olmadan İdare’ye taahhüt vermektedir… Üstelik avans harcama zaman diliminde inşaat faaliyeti yoktur ve tünel inşaatının başlaması için önlerinde aylar olduğu bilinmektedir.

Rakamların bu kadar şişmesine neden olan şey Marmaray Bölge Müdürlüğünün KDV hariç sunum yapılmasını istenmesidir ki, Yüklenici avanstan KDV kadar bedelin dahi kesilmesini istememektedir. Sırf bu yüzden YKK’lar şişirilmiş ve Birinci Sunumla İkinci Sunum arasında inanılmaz rakam farkları oluşmuştur. 

Birinci Sunumda faturalar haricinde harcama yapıldığına dair belge olmayan evraklar dâhil toplam miktar 26.094.000,83 €’dur. Harcama yapıldığına dair belge olmayan evraklar ve 3 fatura kaldırılarak yerlerine Yüklenici ortak firmaları ve firma sahiplerinin iştiraklerince düzenlenmiş faturalar koyulmuştur. Bu şekilde 7 ay sonra hazırlanan İkinci Sunumda rakam KDV dâhil 34.327.800,13 €’ya ulaşmıştır. 

Yüklenici tünel inşaatı başlamayan ve dolayısıyla aylarca hakediş yapamayacak bir işte almış olduğu avanstan 8.902.678,51 € fazla harcama yapmayı başarmıştır! Birinci Sunumda olan ancak İkinci Sunumda yok olan 3 adet sahte fatura bedeli (1.288.653,43 €) eklendiğinde harcama 35.616.453,55 €’ya ulaşmaktadır. Anlayacağınız Yüklenici aldığı avanstan 10.191.331,93 € fazla harcama yapmış! Tebrik etmek lazım.

Yukarıda aktarılanlar detaylarıyla ilgili yerlere bildirilmiştir. Rakamların şişirilmesi, Yüklenici’nin 21 ay boyunca hakediş yapmaktan imtina etmesi, memurların harcanması, avans harcama belgelerinde İdare’nin usulsüzlük yaptığı gün 1 No.lu hakediş sunulması ve sözleşme bedelinin üçte biri kadar (51 milyon €) hakediş yapılması gibi izahı mümkün olmayan konularda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ne yapmıştır? M. Cahit Turhan tanıdık holdingin suçlarını örtbas etmeye kalkarak izahı mümkün olmayan konuların kendisine yönelmesine neden olmuştur.

Bakanlık, sahtecilik konusu hususlar savcılığa intikal etmiş olduğundan herhangi bir inceleme başlatmadık diye bir açıklama yaparlarsa güler geçersiniz. Yönetim Kurulu Kararları hakkında mahkemenin kararı beklenmelidir. Vergisi ödendiği düşünülen Birinci Sunumdaki 3 adet sahte fatura için ise Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının ön raporu beklenmelidir. Sahte faturalar konusunda mahkemeler vergi dairelerinin kararları doğrultusunda ilerler. Kaldı ki 20.06.2015 tarihinde faturalanmış harcama belgelerinin “20.07.2015 tarihinde sunumu sonrası iptal ettik” (!) gibi bir savunma yapabilirler veya en kolayı “vergi beyannamesine girdiğinden bunlar sahte” değildir denilebilir. Ancak İkinci Sunumda ortaya çıkan 21 adet sahte fatura için Yüklenici itiraz edemez. Çünkü o faturalar Bakanlığın bir kurumu olan Marmaray Bölge Müdürlüğünce 17.03.2016 tarihinde aslı gibidir yapıldı, suçlamada bulunan memurunun vergi beyannamesine girmediğine ilişkin yazılı beyanları oldu ve devlet aslı gibidir yapılmış faturalarla usulsüz işlem yaparak Yüklenici’nin haksız kazanç sağlamasına fırsat verdi.

Sabiha Gökçen Metrosu inşaatı İstanbul’un Pendik ilçesinde yapılmaktadır. İş yerinde denetim Danışman ve Marmaray Bölge Müdürlüğü (MBM) tarafından yerine getirilmektedir. Danışman ve MBM 13.03.2015 tarihinde yer tesliminin yapıldığı, 08.09.2015 tarihinde metro tünelleri için ilk inşaat çalışmasının başladığı ve İkinci Sunuma (16.02.2016) kadar az sayıda inşaat sahasında faaliyette bulunulduğu sırada hem iş yerinde bulunuyorlardı hem de tüm yazışmaları takip ediyorlardı. 

Danışman ve MBM; İkinci Sunumdaki alıma konu iş makinesi ve ekipmanların alt yüklenicilerin sorumluluğunda olduğunu bilmekte ve alt yüklenici mülkiyetindeki araç ve gereçlerle sahada bilfiil faaliyet sürdürmektedir. Sözüm ona alınmış yapı malzemeleri için de tedarikçi firmalardan peyderpey alım yapılan malzemelerin teslim ve laboratuvar sonuçlarına imza atmaktadır. Yerinde çalışan Danışman ve İdare yetkililerine “siz aslında hayal görüyorsunuz, biz avans için 34.327.800,13 € harcama yaptık, Birinci Sunumdaki 3 fatura aslında yoktu, söz konusu harcamalar iki adet YKK’ya göre yapıldı, banka havaleleri de bu alımların kanıtıdır” şeklinde bir sunum yapmak en azından onlara karşı bir hakarettir.

Zaten İkinci Sunum nedeniyle şaşkınlığa uğrayan Danışman sunulan miktarı KDV hariç 25.210.362,51 €’ya düşürüp İdare’den emir bekliyor! MBM ise faturalardan şüphelenip asıllarını görerek 17.03.2016 tarihinde “Aslı Gibidir” yapıyor.  Bakanlığın bir birimi olan MBM, 21 adet sahte faturayı aslı gibidir yapmasıyla TCK 204’üncü madde 3’üncü fıkrasına benzer bir biçimde faturalar geçerli belge oldu. Çünkü asılları görüldü ve İdare bundan sonra işlemlerini o geçerli belgeler üzerinden yapmaya başladı. Aslı gibidir işleminin gerçekleşmesi sonrasında o faturalar yüzünden 3 memur harcandı ve avans harcama belgelerinden bilgi alınarak usulsüz bir işlem tesis edildi. Yani Yüklenici aksi kanıtlanıncaya kadar sahte olan geçerli belgeleri kullanarak kamuyu zarara uğrattı.

Doküman’da “Aslı Gibidir”den bahsedilmemiştir. Bu önemli husus atladığım konular arasındadır. Ancak devletin 6 farklı kurumundaki evraklardan Birinci Sunumdaki faturalara değil İkinci Sunumdaki TL ve EUR esaslı faturalara Marmaray Bölge Müdürlüğünce “Aslı Gibidir” yapıldığı görülecektir. Aslı gibidir yapıldığına dair TL faturalardan iki örnek Resim 1’de, EUR faturalardan üç örnek ise Resim 2’de gösterilmiştir. Resimlerden görüleceği üzere Çelikler Holding MB döviz satış kurunu ve faturanın TL/döviz karşılığını yazmayı ihmal etmemiştir.

 

Resim 1: Aslı Gibidir Yapılmış Sahte Fatura Örnekleri (TL) (Orijinal Boyut)

 

Resim 2: Aslı Gibidir Yapılmış Sahte Fatura Örnekleri (EUR) (Orijinal Boyut)

4735 sayılı Kanunun 25’inci madde (b) fıkrasında “Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek” yasak fiil ve davranışlar arasında sayılmış olup, 26’ncı madde de 25’inci maddeyi ihlal edenlerin kamu ihalesinden yasaklanmasının sözleşmeyi uygulayan bakanlık tarafından yapılacağı ve “tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırkbeş gün içinde” uygulanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. 

Bakanlığa Doküman’ın sunum dilekçesinde dahi bu husus bildirilmiş olmasına karşın 09.04.2019 tarihinden bu yana Bakanlık ne yapmıştır? Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığına iletilen görüşme talepleri geri çevrilerek suçu bildiren personel yok sayılmış ve Kanuna dayalı idari ceza işlemi yerine getirilmemiştir. Sunum dilekçesinde naklen atanma talebi de bulunmasına rağmen dilekçe kanununa göre hiçbir işlem yapılmamıştır. Ancak 09.05.2019 tarihli memuriyetten çekilme dilekçesi 27.05.2019 tarihli Bakanlık Olur’u ile kabul edilmiştir. Naklen atanma da memuriyetten çekilme de Bakanlık Olur’u ile yapılacak personele gerekli cevap bu şekilde verilmiştir. Zaten rüşvet alanların korunduğu ve takdir edildiği bir bakanlıkta yüklenicileri memnun etmiyorsanız istenmeyen personel oluyorsunuz.

İstenmeyen personelin hazırladığı Doküman’ın 36’ncı sayfasında Yönetim Kurul Kararları gereği alındığı ve 38.000.000,00 TL’lik iki havale ile ödendiğine ilişkin iddia, gerek bu havalelerin gerekse 7.179.086,10 TL’lik farkın vergi dairesine bildirilmediği şeklinde değerlendirilmiştir. 13 ve 37’inci sayfada anılan faturalarda gerçeklik payı bulunmadığı, Yüklenici’den KDV beyannamesi ve Ba – Bs formları istendiği, istenilen belgeler yerine rüşvet teklifi geldiği belirtilmiştir. Dolayısıyla İkinci Sunumda ortaya çıkan 21 adet sahte faturanın vergilendirilmediğini anlamak için akıllı biri olmaya gerek yoktur. 

Bakanlığın aslı gibidir yapılarak işlem gören ve kamu zararı oluşmasına sebep olan sahte faturaları vergi dairesinden sorgulaması gerekirdi. Bu sayede Yüklenici Adi Ortaklıkta, ortak firma ve firma sahibi iştiraklerinde bu büyüklükte faturaların olmadığı, Ba – Bs formları arasında faturalardaki gibi iş makinesi, ekipman ve yapı malzemelerinin bulunmadığı ortaya çıkardı. Devletin bir dairesinde aslı gibidir yapılarak işlem gören faturalar, asıl bulunması gereken devlet dairesinde bulunmuyorsa o faturalar sahtedir. Tabii tanıdığın (Cumhurbaşkanının) önüne de giden suçlar hakkında memurlara ve bakanlara gerekli talimat verilmiştir!

İşte, aslı gibidir yapılan ve 33.156.465,79 EUR (düzenlendiği tarihlere göre 98.512.721,85 TL) tutarına karşılık gelen 21 adet sahte faturaya sahte denilmemesini anlamak için hukuktan anlamaya gerek bulunmamaktadır. Sahteciliğe karışanları bila-kayd ü şart koruma niyeti her şeyi anlamlı kılmaktadır. Yüklenici’nin kötü niyeti de idareyi yanıltmak amacıyla üretip kullandığı sahte faturalarda görülmektedir. Çünkü Yüklenici (özellikle tanıdık Çelikler Holding) hakediş kesintisiyle veya avans teminat mektubunun nakde çevrilmesiyle karşılaşmamak için Erdoğan’a güvenerek her şeyi yapabilmektedir.

Yukarıda ve Doküman’da anlatılanlardan görüleceği üzere 21 adet fatura için 45 günlük kanuni süreyi başlatmamak ya da uzatmak için bir bahane bulunmamaktadır. Dolayısıyla yürütme erkinin sözleşme kapsamında bir işte sahtekârlık yaparak kamu zararına yol açan Yüklenici’yi zamanında gündemde olan af ile kurtaracağı düşünülmüştür. Ancak kurtarma/koruma böyle gerçekleşmemiştir. Eski Bakan Turhan’ın Karayolları Genel Müdürlüğündeki Genel Müdürlük görevi gereği Çelikler Holdingi yakından tanıdığına göre Bakan Turhan kasıtlı olarak görevini yapmamış, hiçbir işlem yapmayarak suçları örtbas etmiştir.

Memuriyetten istifama, eski Bakan Turhan hakkında suç duyurusu hazırlığına girişmeme, bakanın görevden alınmasına, gerek Avrasya Tüneli Dolandırıcılığının gerekse YSS Köprüsü Yolsuzluğunun (diğer YİD modelleri dâhil) ortaya çıkmasına başlıca sebep olan şeyler; tanık holdingin akılsızca yaptığı sahte faturalar, avans usulsüzlükleri, devletin soyulması ve Erdoğan’ın biricik tanıdığını korumasıdır. Devlet, sahtecilik yapıldığını ortaya çıkaran ve devletin soyulduğunu iddia eden memurunu koruyup kollayacakken memuruna karşı Erdoğan’ın tanıdığını korumuştur. Başta Doküman’ı ilettiğim savcılar olmak üzere tüm kamu görevlileri ile AkParti lideri Erdoğan ve onun bakanlarına yazıklar olsun. Hangi kafayla memurunuza karşı sahtekârlık ve hırsızlık yapan bir tanıdığı korumaktasınız?

Madem tanıdıkları korumak bu kadar muteber bir davranış, suç duyurusu açıklamasındaki “Muhtemel Dava Süreci” adlı 6’ncı başlığa karşı ne yapacaksınız? Erdoğan’ın acizleştirdiği devlet bir “işsizin” iki büyük müteahhitlik firmasını, üç büyük proje firmasını, MBM ve AYGM gibi büyük projelere imza atmış iki idari birimi ve eski Bakan Turhan'ı karşısına alarak soygun yapıldığını iddia etmiş, kendisine dava açılması için suçluları kışkırtmaya çalıştığını belirtmiştir! Ne de olsa kimi savcılar yüzünden tanıdıkların avukata ihtiyacı olmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin hiçbir döneminde böylesine zayıflamamıştır… Savcılık ve diğer devlet birimleri devletin soyulmasına neden el atmamış ve böylesine absürt bir kışkırtmayla karşılaşmıştır?

Tanıdık holdingin halkın sağlığıyla oynaması, sahtekârlık ve hırsızlık yapması, devleti uyarması, şifahi/yazılı devleti tehdit etmesi, memurları görevden aldırması devlet için ne anlama geliyor, nasıl karşılık buluyor? Yüklenici’nin gerçekleştirdiği suçlar resmi olarak bildirilmesine karşın başta yürütme erki olmak üzere yargı erki tarafından da örtbas ediliyor! Sonra arsız holding minnettarlığını ülkenin reisi cumhuruna karşı tehdit dilini kullanarak gösteriyor! Erdoğan'a hak ettiği karşılığı böyle gösterdiği için Çelikler Holdinge kocaman bir AFERİN. 

Şimdi; hâlâ AkPartili olanlar kalksın devletin bu kadar zayıflamasına, acizleşmesine, yıpranmasına, kirlenmesine bahane arasın. Erdoğan’ın ne kadar iyi bir reis olduğunu, devleti ne kadar iyi idare ettiğini, onsuz nasıl yapacaklarını bilmediklerini sokaklara çıkıp umarsızca haykırsın... Ne derlerse desinler ama hiçbiri 15 Temmuz şehitlerinin devletin bu hale dönüşmesi için canını verdiğini söylemesin. Devletin şu anda yaptıklarına bakılacak olursa o şehitler, bırakın kanlarını akıtmayı tek bir damla gözyaşını dahi akıtmaz.

 


a.n.s. 18.46, 31.5.20.7


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder