7 Kasım 2021 Pazar

CB Erdoğan'ın Sahtekârlarına Milletin Susarak Sahip Çıkması

Sayıştay'ın 2019 UAB raporunda avans denetim usulsüzlüğü için kasten kamuyu zarara uğrattığı ve genel hukuk hükümleri kapsamında bu zararın karşılanması gerektiği belirtilen 34,4 milyon €'luk sahte faturaya yönelik işlemlerde basının, muhalefetin, FETÖ'nün susabilmesi sayesinde ilerleme sağlanamamıştır. Hatta Ankara 5. Vergi Mahkemesinin kararıyla CB* Erdoğan'ın sahtekârları rahat nefes almaya devam etmektedir.

Milletimizin susarak destek olması sayesinde CB Erdoğan'ın sahtekârları, 2017-2020 yılları UAB Sayıştay raporlarında en çok adı geçen işte yüklenici olarak çalışmaya devam ederek devleti rahat bir şekilde soymaktadır.

Muhbir olarak Mart 2020'de mahkemeye verdiğim son cevap dilekçesinden sonra Cumhurbaşkanı ve bakanlara yönelik yapacağım suç duyurusunu (suç duyurusunun kilit noktalarından biri ihbar ikramiyesi nedeniyle mağdur olmamdır) bitirmemin önünde bir engel yoktu. Suç duyurusunu 2020'nin yazına rahatlıkla yetiştirebilirdim. Ancak basın ve muhalefetin susması, kamuoyu önünde şov yapıp müracaatları yapılmış suçların belgelerini verdiğimde yutkunmalar ve bir cüzzamlı gibi görülmem tiksinmeme yol açtı.

Yaptığım onca uğraşın, aldığım risklerin haddi hesabı yok ve üstelik tek geçim kaynağım olan memuriyetten de istifa etmişim ki eski B Turhan'ın Yüce Divan'a sevki ve yargılanması gerçekleşsin. İstifa kararımın, Avrasya Tüneli Dolandırıcılığını tespit etmeme neden olması yönünden benim için bir övünç kaynağıyken millet, susarak tüm suç işleyenlere destek vermekten çekinmiyor. Hesap soracağız diye şov yapanların karşımda garsondan hesap bile isteyemeyecek halde ne yapacağını şaşırmaları hakikaten tiksindirici bir durum. Neyse, geçeyim.

Milletin bu davranışını gördükten sonra hiçbir şey yapmak istemedim. Çünkü milletin eski B Turhan ve Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı suç duyurularına sustuğu gibi CB Erdoğan ve bakanların suç duyurusuna da susacağına, savcıların dosya içeriğini ve belgeleri incelemeden takipsizlik kararı vererek dosyayı kapatacağına kanaat getirmiştim. Savcılar haklı alacağımın suç işlenerek verilmemesi nedeniyle mağdur olmamı dahi dikkate almayacaktı. Ne de olsa basın ve muhalefetin halini Cumhuriyet Savcısı olarak maaş alanlar da görüyor.

Suç duyurusundaki gecikmenin esas sebebi 22 Temmuz 2016'daki toplantıda çıldırıp Yüklenici'ye gününü göstereceğim diye yola çıktıktan sonra tüm hayatımın alt üst olması ve koca bir kalabalık olan 84 milyonluk milletin susmasıyla karşılaşmamdır. Diğer sebeplerden ilki suç duyurusuna Avrasya Tüneli Dolandırıcılığı gibi suçları ekleyecek olmam, ikincisi ise muhbirlik nedeniyle yaşadığım mağduriyette iç hukuk yollarını tüketmiş olmayı beklemek istememdir.

İkinci sebep için mağduriyetimi sürdürecek mahkeme kararı ve bu karara itiraz sonrası da mağduriyetin devam edecek saçmalıklarla sonlanması gerekmekteydi. Ancak zırvalamanın haddi hesabı olmayan bir ülkede devlete ihanet eder gibi kamuyu zarara uğratmış sahte faturaların sahte olmamasını (!) ve sahtecilikte kullanılan yöntemlere meşruiyet kazandırabilecek yeni mahkeme kararları çıkartma sürecini zorlayamam. Bu milletin hak ettiği bu olsa da Doküman'ı hazırlama gerekçelerime ve zamanında devletten aldığım maaşa ters bu yolu takip etmeyeceğim. CB Erdoğan ve B Gül, basın önündeki konular için dahi mahkemelere Anayasa Mahkemesi Kararlarını uygulatmazken, milletin sustuğu konuda her türlü haltı yer. 

Karara itiraz etmeyecek olmamın avantajı ise "ihbar ikramiyesi için Doküman'ı hazırladı" diyen ahlaksızların da bunu sürdüremeyecek olmasıdır. Ahlaksız şerefsizler; memur halimle amacım ihbar ikramiyesi olsa kendi bakanlarımı Doküman'da niye eleştireyim? Doküman'da CB Erdoğan'ın seçim manifestosuna niye gireyim? Bu ülkede ahmaklık niye bu kadar ucuz?

Benim hangi davranışım bu millete benziyor? Bakın, devlet ne güzel soyuluyor! Bu milletten devleti düşünen ve memurluğu tam anlamıyla yerine getirmeye çalışan memur çıkmaz diyorsanız, büyük oranda haklısınız. Sayıştay Başkanlığı ve kendim gibi anormal memurlar hariç iddianıza şahidim...

Mahkeme Kararının Sonuçları

Mahkeme hakimleri, davanın özeti olarak tarafımın mağdur edilmesine yol açan raporlara yönelik "yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı ileri sürülerek iptalini" istediğimi ifade etmiştir. Mahkeme hakimlerine "hadi be" demem yeterli gelmez ama umurumda değil.

Dava açılış dilekçesinde dahi "Aslı Gibidir" yapılmış sahte faturalarla kamunun zarara uğratıldığı, memurların harcandığı, avans denetimi için üretilmiş sahte faturalara ceza kesilmeyerek usulsüzlük yapıldığı vs. belirtilmiştir. Hazinenin savunma dilekçe ekinde raporları görünce ise daha net ifadeler ortaya konulmuştur: TCK'nın ilgili maddelerine aykırı işlemlerle hazırlanan raporların iptali istenilmiştir. Çünkü VDKB vergisel karşılığı olmayan ve kamuyu zarara uğratmakta kullanılan sahte faturalara sahte değildir diye rapor tutmuştur!

Ancak mahkeme hakimlerinin hakkını yememek lazım. Onlar Hazine ve Maliye Bakanlığı birimleri kadar zırvalamamıştır. Mesela;

  • Kararda sahte faturaların sahte olmadığına dair bir ifade yer almamıştır. Çünkü devlet dairesine girmiş ve kamu zararına sebep olmuş sahte faturalara sahte değil demek onların orijinal olduğu sonucuna varmak demektir.
  • Birinci Sunumdaki 3 adet sahte fatura için “orijinal boş faturaların fotokopileriyle” düzenlendiği ifadesine girilmemiştir.
  • Araştırılan geri tarihli ve "Aslı Gibidir" yapılmış sahte faturalar için faturaların suret nüshaları boş bırakılmasına karşın sadece asıl nüshası düzenlenebileceğine ya da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığında iki asıl nüsha olabileceğine dair sorunlu konulara girilmemiştir.
  • Yasal şartları taşıyan faturaların proforma fatura olarak kabul edilebileceğine girilmemiştir.
  • Rapor sonuçları itibariyle tarafımın iftiracı olarak kabul edilmesine girilmemiştir.
  • Sahte Yönetim Kurulu Kararlarının açığa düşürülmesinden de bahsedilmiştir. Gerçi, girilmesi de gerekmiyor. Çünkü dava konusu bu sahte belgeler değil! Sahtekârlar CB Erdoğan'ın sahtekârı olduğundan her şeyin sahtesini yapıp devlet evrakına sokuyor. Böyle basın, böyle muhalefet, böyle vergi müfettişleri, böyle hakimler olunca her türlü sahtekârlığı yapıp devleti soymakta bir beis görmeyeceklerdir. Türk milleti suçluları ne kadar güzel destekliyor!
  • Ancak Çelikler Holdingin 12 faturası için hakimler, sahte fatura düzenlenip kullanılmasına rağmen yalnızca satıcının matrah artırmasının sahtecilik suçunun araştırılmaması konusuna girip işlemi yasal bulmuşlar. Yani, TBMM çıkardığı yasalarla sahtelik suçunun araştırmasına engel oluyormuş!

Dava dosyasından birçok sorun daha yazılabilir ama gerekli değil. Bu sahtekârlara, CB Erdoğan'ın sahtekârları dediğim gibi milletin sahtekârları da diyebilirim. Çünkü benim müracaatlarım ve Sayıştay'ın çalışması nedeniyle 13 farklı resmi kurum arşivine 24 adet sahte fatura girdi. Bunlardan en problemlisi TBMM olsa bile sahtekârlara sahte fatura, sahte YKK düzenleyerek memurları harcattıkları ve kamu zararına neden oldukları için milletin bir ödül vermediği kaldı...

Meclis Başkanlığına verilmiş 25.06.2019 tarihli dilekçe ekinde sahte faturalar, TBMM arşivine girmiştir. Sayıştay'ın çalışmasında ise alınan avansın yerine getirildiğine dair sahte faturaların (GİB, Sayıştay'a faturaların proforma fatura olduğunu bildirdi!) hileli kullanımı nedeniyle oluşan kamu zararı 2019 yılı UAB Sayıştay Raporu 12 No.lu bulguda (syf. 61-69) açık ifadelerle belirtilmiştir. 

Bu ifadeler raporun 68’inci sayfa son iki paragrafında “İdare tarafından gerekçelerine yukarıda yer verildiği üzere, yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın söz konusu bildirimin kabul edilmiş olunması neticesinde 19.06.2015 tarihinde ödenen 25.425.121,62 € tutarındaki avansın ancak 31.10.2018 tarihli 10 nolu hakediş ekinde tamamen mahsup edilebildiği göz önüne alındığında, söz konusu avans tutarının 3 yıl 4 ayı aşkın bir süre boyunca yüklenici tarafından haksız olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

İdarenin uğramış olduğu söz konusu zararın telafisinin yükleniciden sözleşme hükümleri çerçevesinde talep edilmesi ve kamunun zarara uğramasına kasten sebep olan yüklenici temsilcileri hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını teminen genel hukuk hükümleri kapsamında İdarece gerekli hukuki girişimlerde bulunulması gerektiği değerlendirilmektedir” şeklinde belirtilmiştir.

Ben ve Sayıştay görevimizi yapmamıza rağmen böyle bir mahkeme kararını bekliyordum. Üstelik Aslı Gibidir yapılmış sahte faturaları örtbas edip kamu sözleşmesini fesih etmeyen eski B Turhan'ın Yüce Divan'a sevk edilmesini sağlamak için istifa etmişim ve karşılaştığım olaylar yüzünden ne haltlar yenilebileceğini kestirebiliyorum.

Basın ve muhalefet niye sahtekârlara ve onları korumaya kalkan kamu görevlilerine susarak sahip çıkıyor? Erdemli olmak, hak-hukuk gözetmek, devletin hakkını savunmak, kamu görevini layıkıyla yerine getirmek gibi özellikler nitelikli insanların özellikleridir. Nitelikli insanların olmadığı yerde haksız kazanç sağlamak için gücü olan herkes istediği şeyi mümkün kılar.

Bu millet düzgün niteliklerden fersah fersah uzaklaşmış ki TBMM arşivinde yer alan sahte faturaların Sayıştay tarafından kamu zararı oluşturduğu belirtilmesine karşın "Türk Milleti Adına" karar veren hakimler VDKB, GİB ve Ankara VD Bşk.lığının koordineli bir şekilde işlediği suçlara dahil olmaktan çekinmemiştir. Milletin, sahtekârlık yaparak devletin soyulmasına susacak kadar ahlakı varsa sahtekârların ve kamu görevlilerinin de devleti soyacak ya da suç işleyerek devleti soydurtacak kadar ahlakı vardır.

Üstelik mahkeme kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2'nci maddesinin 2'nci fıkrasında "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır" hükmüne de yer vermiştir.  Dolayısıyla mahkeme hakimleri, yukarıda sıralanan sorunlarda TCK'nın ilgili maddelerine aykırı işlemlerle devletin ceza gelirinin ihlal edilmesini ve tarafımın mağdur edilmesini ŞAHSİ hukuklarına uygun bulmuştur. 

Yukarıdaki karara itiraz etsem CB Erdoğan ve B Gül, susmayı marifet bilen basından ve muhalefetten aldıkları güçle vergisel karşılığı olmayan faturalara sahte dedirtir, yasal şartları taşıyan faturalara proforma fatura dedirtir, 20 günlük süre zarfında art arda düzenlenmiş faturalarda mantık oluşturur, mükellef kurum temsilcilerinin ahmakça ikrarlarını veya farklı bakanlıklarda farklı asıl nüshalar bulunmasını makul buldurur vs.

Ben sadece görevimi yaptım ve Türk milletinin -Sayıştay hariç- görevlileri suç işledi, geri kalanı ise sustu. Ben, bu milletin "memleketi ben mi kurtaracağım" lafından sonra oluşan genel ahlak seviyesine inemem. Kanuni hakkım olan ihbar ikramiyesini almak için çeşitli sahtekârlıkları meşrulaştıracak mahkeme kararları aldırmam.

Tabii rezillikleri burada bırakmayacağım. CB Erdoğan ve bakanları ile bu rezilliklere imza atanlara yönelik suç duyurusunu tamamlayacağım ve bu milletin adaleti sağlayacağına zerre inanmıyorum. Avrasya Tüneli Dolandırıcılığına susuşunuz üstüne Zaman Kapsülü Yolsuzluklarını gördükten sonra da artık hiçbir şey umurumda değil; devleti mahvetmişsiniz. Allah, sahiplendikleri suçlularla bu milletin cezasını versin.





* : Cumhurbaşkanı. Devletin Cumhurbaşkanı veya Bakanı gibi değil de bir ailenin, müteahhitlerin, bir partinin Cumhurbaşkanı veya Bakanı gibi hareket eden ve suç işlemekten/suç işletmekten çekinmeyen kişilere açık bir biçimde makam adı kullanılmayacaktır. Doküman'ın sunumu sonrası nasıl saygı eklerini kaldırmışsam, devleti daha da kötü hale getirmiş, makamların saygınlığını ayaklar altına almış, mafyanın bile sıfatlar takarak alaya almış bu kişilere CB ve B kısaltmasını kullanacağım.


a.n.s. 11.29, 7.11.21.7



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder