26 Nisan 2020 Pazar

Doküman (AYGM’de Gerçekleşen Çeşitli Suçları İçerir)


Doküman, 09.04.2019 tarihinde devletin 5 kurumuyla paylaşılan 1.300 sayfalık çalışmanın ilk iki bölümüdür. Blogda adı sıkça geçecektir. 2016 yılında yazılmasına karar verilmiş olup, kurumda gerçekleşen ve kamu zararına yol açan suçlara dairdir. Çalıştığım kurum bir suç bataklığına dönüştüğünden en önemli kısmı bitmeden devletle paylaşılmıştır. En önemli kısım haliyle en fazla kamu zararına yol açan, yani devlette asıl soygunun gerçekleştiği konudur: İş artışları.

Rüşvete salaklık ölçüsünde bulaşmış personellerin üst makamlara atanması, kurumda şahsıma karşı budalaca davranılması, devletin kolaylıkla soyulması vb. hususlara dayanamamam nedeniyle 09.04.2019 tarihinde yapılan sunumda yalnızca ilk iki bölüm bulunmaktadır. Yaklaşık 550 sayfa olarak yazılmış 3. Bölüm temize çekilmediğinden verilmemiştir. Ancak kurumun (Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü; AYGM) Yüklenici’nin yaptığı soygunu eski çalışanların tüm çabasına rağmen daha da körüklemesi ve bunu Sayıştay Başkanlığına yalan beyanda bulunmaya kadar götürmesi üzerine Doküman’da 3. Bölümden kısmen bahsedilmiştir. Doküman’ın amacı, süreci, kurumdaki rezil rüşvet olayları, Sayıştay Başkanlığına yalan beyanda bulunulduğuna dair gerekçeler, Bakanların eleştirilmesi, AkParti seçim manifestosunun iğnelenmesi gibi konular Doküman’ın 137 – 191 sayfaları arasında yer almaktadır.


Doküman; Cumhurbaşkanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığı (Teftiş) ve Sayıştay Başkanlığına dağıtımlı bir dilekçe ile verilmiştir. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına ve Savcılığa ise ayrı dilekçelerle verilmiştir. Bir devlet kurumu gibi davranmayan, yatırım yapılıyor diye devleti soymanın aracı haline dönüşmüş kurumda oturduğum yerden maaş almak bana batmıştı. Bu yüzden dağıtımlı dilekçede naklen atanma talebim de vardı ancak yok sayıldım. Doküman’ın yürütme erki tarafından örtbas edileceği anlaşıldığından memuriyetten istifa edip, tanıdık suçluların korunması millete aktarılmayı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en berbat Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın Yüce Divana sevk edilmesini hedefledim.

İstifa ettikten sonra 25.06.2019 tarihinde TBMM Başkanlığına ve muhalefet partilerine bakanlığın “görevini ihmal ettiği/edeceği” dair iddia ile resmi bildirim yapılmıştır. Ancak muhalefet iktidardan daha saçma davranmıştır… 2019 yılında yapılan resmi başvuruların hepsi linkte yer almaktadır.

Özellikle dağıtımlı yazılan dilekçeden (Cumhurbaşkanlığına verilen) görüleceği üzere problemli konular fazladır. Bunlar şöyle dile getirilmiştir: “sahte faturalara değinmeyen bir olur taslağı, bazı memurların görevden alınması, toplantı tutanağına girmiş talimat nedeniyle teknik personel cezasının düşürülmesi, teklif fiyatına göre projelendirme ve imalat, Yüklenici’nin İdare’yi uyarması, Yüklenici’nin projelerde düzeltme yapılmaması yönünde önerilerde bulunması, Danışman’daki bir amirin İdare’yi yanıltması, oluşan kamu zararları, işlerde meydana gelen gecikme veya zararların seyredilmesi gibi konular” yalnızca 2016 yılı ve öncesinde gerçekleşmiştir. Daha sonrasında ise “Genel Müdürlük yazılarının yok sayılması, Genel Müdürlük evraklarının ve Daire Başkanları sekreterliklerin şirketlerin elinde olması, Danışman’a müdahalede bulunulması, Danışman görüşüne rağmen kamu zararı doğuracak kararlar alınması, yazısı nedeniyle Danışman’ı hakediş kesintisiyle ve proje ihalelerinde düşük puan verilmesiyle terbiye (!) edilmesi, Genel Müdürlük makam toplantı salonunda açık ve anlaşılır ifadelerle makamlara rüşvet ithamı yöneltilmesi, Yüklenici’nin resmi yazıyla İdare’yi tehdit içerikli ima ve ifadeler kullanması, tip avans yazısıyla usule aykırı işlem yapılması, teklif birim fiyatların değiştirilmesi, ek sözleşme yapılması, suçlama içerikli dilekçelerin hasıraltı edilmesi, bulgularındaki tespitler nedeniyle Sayıştay’ın suçlanması, Sayıştay’a gerçeğe aykırı beyanda bulunulması…” konular gerçekleşmiştir.

Sahte Faturalar, Sahte Yönetim Kurulu Kararları, Avans ve Hakediş Krizi

Konu sayısı fazla olduğundan burada en önemlilerine kısmen değinerek Doküman paylaşılacaktır. Yüklenici aldığı 25.425.121,62 €’luk avansın 24.131.654,41 €’sunu uygun harcamaması nedeniyle toplamda 34.445.119,21 € (fatura tarihleri itibariyle 102.477.521,85 TL) sahte fatura ve iki adet sahte Yönetim Kurulu Kararı oluşturmuştur. Sahte faturaların çoğunluğunu (33.156.465,79 €) birinci sunumdan 7 ay sonra üretmesi ise tam bir saçmalıktır. Yaptığı gerçek harcamalarla birlikte 35.616.453,55 € harcama yaptığını iddia edilmiştir. Herhangi bir hakediş yapılmaksızın Yüklenici aldığı avanstan 10.191.331,93 € fazla harcama yapabiliyor! Üstelik Yüklenici İdaredeki düzgün personeller yüzünden 21 ay boyunca hakediş yapmaktan imtina ediyor ve ilk hakediş Sözleşme bedelinin 3’te 1’ine ulaşıyor; 51 milyon €. Çünkü hakediş yaparsa İdaredeki görevlilerin bir kısmı yüzünden uygun harcanmayan avansın mahsubu ilk hakedişten düşülecek…

İdare sahtecilik ve buna bağlı avans/hakediş krizini düzgün personellerini harcayarak atlatıyor. Yani Erdoğan’ın Türkiye’sinde tanıdık Yüklenici’nin 34.327.800,13 € sahte fatura ve iki adet sahte Yönetim Kurulu Kararı yüzünden işinin gereğini yapmaya çalışan 3 memur harcanmıştır. Kalan memurlar da rahat bir çalışma ortamına kavuşmuştur! Uygun harcanmayan avansta denetim yapılmadan “Sayıştay veya müfettiş denetimlerinde göz boyamayı, dikkat dağıtmayı, sanki sözleşmesel bir işlemin yapıldığı yönünde algı oluşturmayı amaçlayan tip avans yazısıyla” bilgi alınmıştır.  

Yıllık 6 milyar TL üstü yatırım bütçesi olan AYGM gibi bir kurumda denetim yapılmamakta, avans harcama belgelerine dair yazılarda bilgi alınmaktadır. Dolayısıyla AYGM vermiş olduğu avanslarda denetim yapmadığından kamu zararlarına sebebiyet vermektedir. 25.425.121,62 € avanstan 400.000,00 € kamu zararı gerçekleştiyse 9 sözleşmede 215.917.122,58 € + 774.405.180,00 TL* tutarındaki avanstan ne kadar kamu zararı gerçekleşmiştir? 2019/63231soruşturma numaralı dosyaya da dâhil bu kamu zararına yönelik tazmin neden ve kimler eliyle engellenmektedir?

Sahtecilik kamu sözleşmesinde gerçekleştiği için Bakanlığın sahtecilik eylemini gerçekleştiren Yüklenici firmalar için ihaleye yasaklama kararı dâhil kimi müeyyideleri 45 gün içinde uygulamaya başlaması gerekmektedir. Ancak Yüklenici adi ortaklıktaki bir firma tanıdık olduğu için suçlar örtbas edilmiştir. İstifa kararı almamdaki en basit ve izah edilemeyecek konu UAB’ye bağlı Marmaray Bölge Müdürlüğünce (MBM) aslı gibidir yapılan ve kamu zararına sebebiyet veren sahte faturalardır. Evet, Doküman’daki birçok belge ve konudan görüleceği üzere avansın ikinci sunumunda hiçbir karşılığı olmayan 33.156.465,79 €’luk sahte faturadan şüphelenildiği için MBM’nce aslı gibidir yapılmıştır. Bu faturalar kamuyu zarara uğratmakta kullanılmasına karşın Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca ya uyduruk bir para cezası verilecek ya da zaman aşımına uğratılacaktır; Damat Bakan’a tanıdık sahtekârlar minnettardır. Tanıdık sahtekârlar savcılıkta iddianamenin tamamlanmaması nedeniyle de Bakan Gül’e minnet ve şükranlarını sunmaktadır.

Teknik Personel Cezası

Doküman’ın 2. Bölümü basit bir konudur. 672.900,00 €’ya ulaşan teknik personel cezası Genel Müdürün Koordinasyon toplantısında “makul miktarlarda ceza kesilebileceğini” bildirmesi üzerine Yüklenici’nin görüş ve yorumlarıyla hareket edilerek 35.700 €’ya düşürülmüştür.

Doküman’ın son kısmında da yalan beyanlar ve rüşvet batağına düşmüş AYGM’nin Sayıştay Başkanlığına verip veriştirmesi yer almıştır.

Örtbas, İlgisizlik, Korku ve Otosansür

Ağır suçlamalar içeren 200 sayfalık bir metin ile 1.100 sayfalık eke sahip çalışma için ne yapılmıştır? Tabii ki hiçbir şey! Erdoğan’ın Türkiye’si hırsızlık, rüşvet, sahtecilik, kamuyu zarara uğratma, devleti yazılı olarak tehdit etme gibi suçları örtbas edebilen bir dönemdir. Türkiye’nin hiçbir döneminde örtbas bu kadar güçlü olmamıştır. Siz istediğiniz kadar görevinizi yerine getirin, suçu bildirin. TCK 279’uncu maddesine göre kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçken, suçları bildirdiğiniz kamu kurumları örtbas etmek için takla atmaktadır! Madem öyle suçlular bu rezaletlerin tümüne vakıf olsunlar da daha cüretkâr olsunlar. İşledikleri suçları daha korkusuzca yapsınlar, hatta kamu menfaatini korumakla yükümlü olduğunun bilincinde olan kamu görevlilerinin canlarına, mallarına kastetsinler. Sanırım Türk milleti böyle bir ortamı arzuluyor…

Muhalefetin net suçlamalar içeren bu tip konulara girmemesi enteresandır; muhalefet gönül ve oy verenlerin bu acayip durumu etraflıca düşünmesi gerekir. Muhalif basın ise olayların haber değeri büyüdükçe küçülmektedir!

Bunca önemli sorun niye haberleşmemiş, niye muhalefet tarafından millete aktarılmamıştır? Benim derdim nedir de blog yazarlığı yapmak zorunda kaldım? Eğer çevrenizde gerçekleşen büyük sorunlara el atmazsanız, kendinizde hiçbir sorunluluk hissetmezseniz, kiminiz için de görevinizi yerine getirmezseniz bu ülkenin geleceği rüşvetçilere, hırsızlara, sahtekârlara kalacaktır. Suç işlememek suç haline gelecektir. Savcısı, denetçisi, müfettişi, bakanı Erdoğan’ın ağzına bakarak ya da acaba Erdoğan nasıl davranmamızı ister diye düşünerek görevlerini yerine getirmiyorsa yapılacak en akıllıca şey çocuklarınızı, torunlarınızı dürüst bireyler olarak yetiştirmemektir. Yakınlarınız dürüst olursa hakkı yenenler arasında olacaktır.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en berbat Bakanı Mehmet Cahit Turhan hakkında 13.03.2020 tarihli suç duyurusunun ilk 7 maddesine dayanak olmuş Doküman linkte verilmiştir. 1.100 sayfalık ekler ise çeşitli yargı birimlerinin de örtbasa dâhil olması sonrasında verilecektir.


* Güncelleme (19.04.2021): İhale tarihleri itibariyle € cinsinden toplam avans tutarı 387.645.053,54 €'dur. İhalelerin toplam bedeli ise 2.616.111.991,13 €'dur.

Eski Bakan İsmail Safa Giray'ın Yüce Divan'a sevk edildiği konular arasında usulsüz verilen ilave 15 milyon $ avans da bulunmaktaydı. Avans denetim usulsüzlüğü yapılan 387,6 milyon €'nun yanında komik kalıyor ama kimseden ses çıkmıyor.


a.n.s. 17.42, 26.4.20.7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder