Memuriyetimin beşinci yılında Sabiha Gökçen Metrosu
Yüklenicisinin devleti soymaya yönelik cüretkârlığı karşısında bir hayli
rahatsız oldum. Maalesef devleti soymak salatalık soymaktan daha kolay hale
gelmesinin esas nedenini ıskalamışım. Çünkü başımızda yolsuzlukla mücadele
ettiğini iddia eden bir lider vardı ve onu oyumla destekliyordum. Tabii
Erdoğan’ın sözlerine inandığımdan devleti soyan firmalara ve devletin
soyulmasına -karşılık alarak veya almayarak- rıza gösteren memurlara karşı bir
memurun belgelere dayalı resmi suçlamaları yeter de artardı. Ancak 2016 yılında çıkmış olduğum
yolculuğa ülkede adalet kalmadığından, muhalefet ve basının saçma sapan ilgisizliği,
korkaklığı, inanmayışı veya riyakârlığı yüzünden yalnız başıma devam etmek
zorundayım.
Öncelikle blogda açıklanacak tüm suçlara yönelik resmi
başvurular yapılmıştır. Rakamlar MİLYAR TL’ye ulaşacak kadar büyük olduğundan bahsedilecek
suçların basında yer almaması, muhalefetin değinmemesi burada aktarılanları doğal olarak şüpheli
hale getirmektedir. Bu kadar büyük rakamlar nasıl olur da basında yer almaz? Muhalefet
nasıl olur da MİLYARLIK dolandırıcılık, MİLYARLIK yolsuzluk gibi konular olmasına karşın bunları kamuoyuyla
paylaşmaz? İki soru da basit ve yerinde sorulardır. İktidarın suçları örtbas
etmesi, suçluları koruması kendilerince anlamlı olmasına karşın örtbas edilen suçlara
muhalefetin değinmemesi, muhalif basında ise konuların yer bulmaması anlamsızdır. Muhalefete gönül
ve oy verenlerin sorgulaması gereken şey de bu anlamsızlıktır.
Blogda yer alan inanılmayacak suçlamalar karşısında iktidara
oy verenlerin de bir koşu savcılığa gitmesini tavsiye ederim. Belki Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı Bakan Mehmet Cahit Turhan hakkındaki suç duyurusuna
işlem yapmamasına karşın “iftira atmak” gibi enterasan şeylerden ötürü şüpheli
olarak ifademi almaya çağırır…
Bazı şeyler karşısında susmak konuşmaktan daha fazla irade
gerektirir. Maşallah iktidarıyla, muhalefetiyle bizim millettin güçlü bir
iradesi varmış. İradenin benzeri bende de olduğundan halen yoluma yalnız
başıma devam ediyorum.
(Güncelleme 22.11.2023: Ne kadar çabalarsam çabalayayım Türk milleti tüm mücadelemi çöp etmiştir. Kim ne derse desin bu millet Erdoğan'dan daha beter yöneticilere layıktır. 15.03.2023 tarihli son suçlamamda dahi Erdoğan'ın, bir sürü bakanın, kamu idaresinin ve Görevli Şirketlerin halkı dolandırdığını kanıtladım. Buna rağmen kimse sesini çıkarmayarak dolandırıcılara destek verdi. Ulan amına konulmayı memnuniyetle karşılayanlar, kaçak köprüyle, kaçak otoyolla, kaçak tünelle siz dolandırılıyorsunuz! Alın işte savcı da boktan bir örtbas kararıyla devleti dolandırıcı haline getirdi. Tam sizin devletinizin layık olduğu hal!
Benim gibi devletin faydası için mücadele etmek isteyen mal memurlar yaşadığım hayal kırıklığından bir zahmet ders çıkarın; kesinlikle doğru olanı yapmayın. Bu millet doğruyu yapanın değil, yanlış yapanın destekçisidir. Ailem dahil hiç kimse adaletin tecelli etmesini istemedi. HERKES midesi için alçalmakta nefsiyle yarıştı. Eğer hayatınızda doğruları yapmak istiyorsanız doğrulara değer veren ülkelere gideceksiniz.)
Not: 22.06.2020 tarihinde eski Bakan Turhan hakkında ek ve düzeltmelerde bulunmak için savcılığa gittiğimde Başsavcılığın son derece ağır suç duyurusu hakkında yanlış hatırlamıyorsam 25.03.2020 tarihinde takipsizlik kararı alarak örtbas ettiğini öğrendim. Örtbas edilen soruşturma dosyası 2020/67828. Takipsizlik kararının eski Bakana da bildirilmesi gerektiğine karşın ağır suçlamalara muhatap Bakan sesini çıkartamamaktadır!
Savcılık itiraz etmemi önlemek için mağdur olmadığımdan bahisle tarafıma bildirmemiş. Bu örtbas kararı için Erdoğan'ı ve Gül'ü tebrik etmek anlamsızdır. Tebrik edilecek asıl yerler muhalefet ve basındır. Başıma bir şey gelirse kimse kimseye yüklenmesin, boş kahramanlıklar yapıp sıkıntıyı gördüğünüzde kaçan bir milletsiniz. Erdoğan'dan daha kötülerine layıksınız. Başsavcılığı dahi görevini yapmamasıyla ilgili yazılı olarak eleştireceğim aklıma gelmezdi ama yapacak başka bir şey yok... Birilerin ülkeyi soyması diğerlerinin sessiz kalması ülkenin geleceğini karartacaktır.
Suç duyurusu ile gerçekleşenler Erdoğan'ın örtbas/oto sansür düzenine güzel bir örnek olmuş oldu. Devletin bakanına yönelik 13.03.2020 tarihinde ağır bir suç duyurusunda bulunuyorsunuz ve 28.03.2020 tarihinde bakan görevden alınıyor. Herkes de acaba neden diyor. 10 sene KGM Gn. Md.lüğünü yürütmüş bürokratın görevden alınmasını ihale iptaline bağlayanlar çıkabiliyor! Detayları 6.000'i aşkın e-postaya attım ama bir tane adam çıkıp "acaba bu yüzden mi" diye sormadı. Bir muhalefet parti liderine durumu şifahen aktardığım halde tarafımla görüşmekten imtina etti... Bunlar mı Erdoğan'a alternatif? Zaten Turhan'ın görevden alınma gerekçesi de suç duyurusu değil; Erdoğan hapşırdığında aklı suç duyurusunda olan Turhan "çok yaşayın, daim kalın efendimiz" demeyi unutmuş!
a.n.s. 21.08, 23.4.20.4
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder